hayatımla oynanan oyun

durum böyle olunca, bendeki intikam duygusu tekrar açığa çıktı. fen sınavına iki gün kalmıştı. kuzenlerim gelmişlerdi. içiyorduk. hiç unutmuyorum, kırmızı şarap, kırmızı tuborg ve sprite karışımı yapmıştı kuzenim. ismi var mı bilmiyorum ama şarap sevmediğimden içemedim, kalan kırmızıları zütürebildim sadece.

gece saat 1 gibi bukete mesaj attım.

+naber buket
tam uyuduğunu düşünürken, yarım saat sonra cevap geldi.
-iyidir senden?
+ben de iyiyim. nasıl gidiyor?
-fena değil. eminle ayrıldık canım sıkkın. senin nasıl gidiyor?

oha emin mi? emin kimdi amk. başka biriyle çıkıyordu. şaşırmıştım, biraz da koymuştu. sonradan öğrendim ki uzun zamandır çıkıyorlarmış. bozuntuya vermeden cevap attım.

+ben de öyle, biz de selinle ayrıldık. içesim var deli gibi
-benim de var ya.
+e içelim. sınava da az kaldı. sınavdan önce mi içelim sonra mı?
-sonra içsek daha mantıklı.
+ama yok ya. kafamı dağıtmam lazım. yarın buluşup içsek? ulaş da gelir.
-peki olur. nereye gitcez?

selinle ikinci ayımızı kutladığımız yere gitmek için sözleştik buketle.