0
bölüm on beş
Ordu Komutanı Luther uzakta düşman gemilerini görünce alnındaki teri sildi ve merkez batı ve doğu olmak üzere üç kolu bir şeklinde saldırı hattı oluşturulmasını komutanlara emretti. Uygun pozisyon alınınca da tüm gemilerin telsizine gidecek biçimde ses ayarını yapıp, Ateşşşşş!!! Diye gürledi. Bir anda kapkara uzay boşluğu kırmızı, mavi ve yeşil lazer toplarıyla aydınlandı. Bir müddet karşılıklı ateş devam etti. Düşman gemilerinin zırhı oldukça sağlamdı ve kolay delinmiyordu. Komutan yeniden telsizi açtı ve üç, dört ve beş numaraları avcılara düşmanın en büyük gemilerinden olan yıldız destroyerine dalma emrini verdi. Askerler emri tereddütsüz uyguladılar ve ardından yıldız destroyerinin patladığı, uzayın boşluğunda düşmeye başladığı görüldü. Savaş çok cepheli ilerliyordu. Hejjer gezegenin savaş gemileri doğu kanadında zor durumdaydılar ve eğer doğu kanadı düşerse düşman atmosferi geçip Gökyüzü Krallığı topraklarına ilerleyebilirdi. Komutan Luther Mijoler ve Guyyi gezegenlerinin birliklerini doğuya kaydırmalarının gerektiğini söyledi ve doğu kanadı şimdilik emniyet altına alınmış oldu. Düşman Kuvvetlerinin doğu hattında Komutan Ujarıt vardı ve inanılmaz bir güçle gemilerini buradan geçirip Işık Evi’ne ulaştırmak için saldırıyordu. Prenses Juter ve Varis Haliv atmosferden geçip doğrudan saraya saldırmaları emrini vermişti.
Gökyüzü adeta yanıyordu. Doğu kanadında düşman gerçekten ilerleme olanağı bulmuştu ve alevler artık Gökyüzü Krallığı’ndan bile görülebiliyordu. Kral Lukos düşman gemilerin geçmesi ihtimaline karşı lazer ve ağır füzyon hızlandırıcı toplarını işler hale getirtti ve sarayın etrafını koruyucu kalkanla savunma emrini verdi. ilk defa savaş ve yıkım Gökyüzü Krallığı’nın bu kadar yakınına gelmişti.
Alor’u sakinleştirmeye çalışan Elehn de artık telaşlanmaya başlamıştı. Alor a sarılmış gündüz gibi aydınlanan gökyüzünü endişeli gözlerle süzüyordu. Babasını düşündü ve daha da kederlendi. Başını Alor’un omzuna yasladı ve ağlamaya başladı. Artık Alor onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Savaşın yıkımı iyice artmıştı. Düşman sol ve merkez kısımda yeniliyordu ama doğu kanadı elden çıkmak üzereydi. Komutan Luther ölümcül bir karar verdi ve gemisinin tüm gücünü kalkanlara verip doğu kanadına, düşmanın kalbi olan, ana kumanda gemisine olanca hızıyla ilerledi. Son kez gemisinin camından baktığında Kralına verdiği sözü tutacak olmanın mutluluğuyla kalbi ferahladı ve ardından bir saniyelik bir patlama, acı hissetti. Gemisi Ujarıt’ın ana kumanda gemisine çarpmıştı ve inanılmaz bir gürültüyle çevrelerindeki birkaç düşman gemisini de patlatarak yok olmuşlardı. Düşman sol ve merkezde yenilmişti. Doğu kanadındaki düşmanlarda Ujarıt’ın gemisinin –ana kumanda gemisinin- yok olmasından sonra dağıldılar ve böylece savaş kazanılmış oldu. Komutan Luther Krallığını korumak ve Kralının emrini yerine getirmek için kendini feda edince komutanlığı Elehn’in babası Julifet aldı. Kaçan düşman da yok edildikten sonra gemiler Evren Birleşik Askeri Üssü’ne döndüler. Kral Lukos ve Alor onların döndüğünü görür görmez karşılamaya gittiler. Luther’in öldüğünü öğrenince savaş kutlaması yapılması düşüncesinden vazgeçildi ve Julifet olanları Kral Lukos ve Alor’a açıkladığında Kral Bilge Lukos gözlerinden süzülen yaşlara mani olamadı.
Luther için dedi Kral. Bu savaşı kazanmalıyız. O evrendeki barışı ve ülkesini korumak için şehit olmuş bir askerdir. Onun için ve yüzlerce askerimiz için bu savaşı kazanmak zorundayız diye devam etti. Üsse inen komutanlar Krallarının sözleri ardından zafer için dediler ve silahlarını gökyüzüne doğru doğrultup, Luther için, Barış için diye bağırdılar olanca güçleriyle.
Kral Lukos bu saldırıyı düşmanın sadece küçük bir bölümünün yaptığını biliyordu ancak artık kendine ve ordusuna daha çok inanıyordu. Askerlerindeki o coşkuyu gördükten sonra eski barış ve huzur dolu günler ona ulaşılmaz gelmiyordu artık.
Tümünü Göster