1. 126.
    +2
    özellikle 2 olmak üzere saatte gördüğüm her sayıya küfür ettiğim kapkaranlık gecelerin birinde yine mal mal tavana bakıyorum. aklımda 2 milyar tane düşünce.(evet 2)bu 2 milyar düşünce içinden biri dikkatimi çekiyor. yaklaşık 2 haftadır bilgisayar başına nerdeyse hiç geçmedim.ve işin ilginç tarafı hiçde geçmek istemiyordum. eskiden olsa 2 den sabah 8 e kadar vakit geçirebileceğim paha biçilemez bi araçtı bilgisayar. işte o gecelerden birinde saat 4.41 de ben sessizce ayak tırnaklarımı keserken yatağımın içinde aklıma kitap okumak geldi. gidip kardeşimin telefonunu aldım onun ışığında bilgisayar masasının üstündeki raflarda duran kitapları araştırdım. gözüme ilk çarpan kısa kitaplardan birini aldım gittim yatağa.

    ekşici bin diyeceklerin alttaki paragrafı okumamasını rica ederim xd =

    anton çehov--öyle bir hikaye. kitabın adı bu.saat gece 4.45 ben bacaklarıma yatağa dökülen tırnaklar batarak çehov okuyorum. yaklaşık 125 sayfalık bi kitap ve ben saat 8 e kadar yutuyorum kitabı.o gece sadece kitaba olan ilgim artmıyor, çehov un durum öykülerinin maupassant ın olay örgülerinden çok çok daha sağlam ve etkileyici bir üslüba sahip olduğunu anlıyorum. yani adam tek kelimeyle dökmüş amk diye bi tepki veriyorum.o kadar hızlı geçiyor ki zaman duvardaki saati zar zor seçebildiğim karanlık ortam uçup gitmiş.ve son 50 sayfayı telefonun ışığı olmadan okuduğumu fark etmiyorum bile.o gece tekrar saatin 2 olmasını ve aradaki tak çukuru zamanı çekip atmak istiyorum.ama tekrar yolum o tak çukuruna düşüyor, çehov'un etkisinde...
    ···
   tümünü göster