1. 76.
    0
    Ateist

    Ateist, Tanrı veya Tanrıların varlığını hayal ürünü bulan kişidir. Ateizm bir inanç değildir. Çoğu zaman yanlış ifade edildiği şekli ile (tanrıtanımaz kelimesinde olduğu gibi) tanrıyı inkar eden kişi değildir. Çünkü "inkar" varolan bir şeyin reddedilmesi anlamı taşır, oysa ki ateistlere göre tanrı varolmadığı için onun "inkar edilmesi" de yanlış bir terminolojik kullanım olacaktır.
    Kökenbilim [değiştir]
    Yunanca αθεοι ateoi

    Ateizm kelimesinin kökleri Eski Yunanca'ya dayanır. "Atheos" (theos, Yunanca "tanrı" demek olup başındaki "a" ön takısı ile olumsuzluk belirtir.) "tanrısız" veya "tanrıya inançsız" demektir. A-Teizm, Anti-Teizm (Teizm karşıtı) demek değildir.

    ingilizce'ye de Fransızca'dan gelen "athéisme" kelimesinin uyarlanışı "atheism" olarak 1587 civarında bu dile girmiş, Türkçe'ye de çok daha sonraları benzer şekilde uyarlanarak "ateizm" olarak alınmıştır. Ayrıca "tanrıtanımazlık" kelimesi de kullanılmaktadır, ancak bu yanlış bir adlandırmadır.

    Ateizm ile ilgili sözcükler de 1587’den hemen sonra türemiştir. Deist 1621’de[10], Teist 1662’de[11], Teizm 1678’de[12], Deizm ise 1682’de[13] ortaya çıkmıştır. Deizm, ilk olarak bugünün Teizm’i yerine kullanılsa da daha sonraları ayrı bir felsefi terim olarak kalıcılığını korumuştur.[14]

    Karen Armstrong, “16. ve 17. yüzyıllar boyunca “ateist” sözcüğü polemiklerde küfür olarak kullanıldı. Kimse kendine ateist demeyi aklının ucundan geçirmezdi.”[15] demiştir. Ateizm, bireysel inanç durumunu ifade etmek için ilk defa 18. yüzyıl Avrupa’sında tek tanrılı ibrahimi dinlere inanmayışı ifade etmek için kullanılmıştır.[16] Bu sözcüğün Tanrı’ya inanmayışı ifade etmesi için 20. yüzyıla gelinmesi beklenecekti.[17]
    Tarihçe [değiştir]

    Ateizmin kökeni ilk dinlerin ve onların ortaya koyduğu tanrı düşüncesinin ortaya çıkışına kadar uzanır. Antik Çağ'da Yunan materyalizminin temsilcileri Demokritos ve Epikuros ateizmin en ünlü temsilcisidir. Orta Çağ'a gelindiğinde kilise ve ruhbanlığın dayattığı gericilikten ötürü hemen hiç kimse dinlerle çelişen düşüncelerini açıkça ortaya koyamamıştır. 18.yy burjuva aydınlanma çağında dine karşı tepkileri koyan düşünürler olduysa da, ateizm en parlak dönemini 19-20.yy da Feuerbach, Marx, Engels, Lenin, Troçki ve diğer bütün diyalektik maddeci filozoflar ile yaşamıştır.
    Erken Dönem Hint inancı [değiştir]

    Hinduizm’in teist bir inanç olmasına karşın ateist bir ekole erken dönemlerde rastlanmaktadır. MÖ 6. Yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmış, gayet materyalist ve teizme karşı bir ekol olan Carvaka, büyük bir ihtimalle Hindistan tarihinin en ateist ekolünü oluşturmuştur. Hint felsefesinin bu bölümü, heterodoks olarak Hinduizm’in diğer altı Ortodoks ekolü ile beraber dikkate alınmamıştır. Ama Hinduizm’in materyalist hareketi açısından kayda değer bir ekoldür.[18]

    Hindistan’da Tanrı’nın kabul edilmeyişi Jainizm ve Budizm’de de görülmektedir.[19]
    Antik Yunan [değiştir]
    Antik Yunan'ın önemli isimlerinden Sokrates

    Batı dünyası ateizminin Sokrates öncesi dönemden kök alan kendi öz geçmişi vardır.[20] Fakat bu, Aydınlanma dönemine kadar farklı bir tarzda ortaya çıkmadı. MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan Diagoras, mistizmi ve inancı güçlü bir şekilde irdelediği bilinen ilk ateisttir.[21] Critias’ın görüşü, dinin insanlar tarafından yaratıldığı ve insanları korkutarak onlara belirli kurallar dayatan bir sistem olduğudur.[22] Demokritos gibi materyalistler ise evreni ruhani ve mistik kavramlar olmadan saf materyalist yöntemlerle açıklamaya çalışmışlardır. Sokrates öncesi dönemde ateist görüşlere sahip olan diğer filozoflar arasında muhtemelen Prodikos ve Protagoras da vardı. MÖ 3. yüzyılda yaşamış olan Teodorus[23] ve Straton[24] da Tanrı’nın varlığına inanmayan filozoflardı.

    Sokrates, mevcut tanrıları sorgulamaya ilham verdiği gerekçesi ile suçlanmıştır.[25] O, ruhlara inanan bir insan olarak tam manasıyla ateist olamayacağını ifade etse de[26] idama mahkûm olmaktan kurtulamamıştır.

    Euhemerus’a göre tanrılar sadece kutsallaştırılmış hükümdarlar, fetihçiler ve geçmişin kurucularıdır.[27] Onların dinleri ve mezhepleri, yok olmuş krallıkların devam eden politik yapılarıdır.[28]

    Yine bir materyalist olan Epikuros, ölümden sonraki hayatın varlığı ve bireysel kutsiyetler içeren pek çok dinsel doktrinde fikir yürütmüştür. Ona göre ruh tamamen maddesel ve ölümlüdür. Epikurosçuluk, tanrıların yokluğunu iddia etmese de var olmaları halinde insanlıkla alakasız olacaklarını ifade eder.[29]
    Filozof Epikuros

    Romalı şair Lukretyus da tanrıların olması halinde bunların insanlıkla alakasız olacaklarını ve doğal yaşama kesinlikle müdahil olmayacaklarını söylemiştir. Bu yüzden insanlığın doğaüstü varlıklardan korkmamaları gerektiğini belirtir. Kozmos, atom, ruh, ölümlülük ve din gibi konulardaki Epikurosçu görüşlerini De rerum natura (Varlıkların Doğası Üzerine)[30] adlı eserinde dile getirerek Epikuros’un felsefesini Roma’da tanıtmıştır.[31]

    “Ateist”in anlamı antik yunan boyunca değişiklik göstermiştir. Erken dönem hristiyanları, kendi tanrılarına inanmadıkları için paganlar tarafından ateist olarak yaftalanmıştır[32] hatta Roma imparatorluğu döneminde, Roma tanrılarını reddettikleri için idam edilmişlerdir. Hristiyanlığın Roma tarafından kabul edildiği 381 yılından sonra ise yeni egemen dine aykırı olanlar suç işlemiş sayılmıştır.[33]
    Rönesans [değiştir]

    Ateizm, orta çağ Avrupa’sında çok nadir görülen bir görüştü. O dönemde metafizik, din ve teoloji egemen olan akımlardı.[33] Ama bu dönemde dahi heterodoks anlayıştan farklı olarak şekillenen, doğa, yücelik, Tanrı’nın erdemi gibi konularda farklı görüşler vardı. Johannes Scotus Eriugena, David of Dinant, Amalric of Bena ve Brethren of the Free Spirit gibi gruplar, hristiyanlığa panteist bir bakış açısı katıyordu.
    Modern Dönem [değiştir]

    Rönesans ve Reform dönemleri, dini coşku içerisinde bir dirilmeye tanık olmuştur. Yeni dini kurallar, popüler dini düşkünlükler ve yükselen sade Protestan kurallarını benimseyen Kalvinizm gibi tarikatların oluşması bunun ispatıdır.
    Jean Meslier'in portresi

    Hristiyanlığı sorgulamanın yaygınlaşmasının arttığı dönem 17. ve 18. yüzyıllar oldu. Bu konuda Fransa ve ingiltere başı çeken iki ülke oldu. 17. yüzyılın sonlarına doğru pek çok deist hristiyanlıkla dalga geçerken ateizme tepeden bakıyorlardı. Deist fikirlerinden arınarak ateist olan ilk kişi, bilindiği kadarıyla 18. yüzyılın başlarında yaşamış olan bir Fransız papaz, Jean Meslier’dir.[34] Türkçe’ye Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle çevirilen “Sağ Duyu”[35] isimli kitabın yazarı olan Meslier, Baron d’Holbach ve Jacques-André Naigeon gibi ateist düşünürlerden etkilenmiştir.[36]

    Fransız ihtilali, ateizmi kapalı salon sohbetlerinden halkın içerisine taşımıştır. Devrim, pek çok din addıbını ve özellikle de ruhban sınıfı Fransa’dan kovmuştur.

    Napoleon döneminde, Fransız halkının laikleşmesi kurumlaştırıldığı gibi devrimin italya’nın kuzeyine ihracı da gerçekleşti. 19. yüzyılda pek çok ateist ve din karşıtı felsefeye sahip düşünür, bütün güçlerini siyasi ve toplumsal devrime adadılar. Onların bu çabaları 1848 devrimlerini kolaylaştırdı ve yükselen uluslar arası sosyalist harekete öncülük etti.

    19. yüzyılın ikinci yarısında pek çok ünlü Alman filozof tanrısal olguları reddetti. Ludwig Feuerbach, Arthur Schopenhauer, Karl Marx, Friedrich Engels ve Friedrich Nietzsche bunların başlıcalarıydı.[37]

    20. yüzyılda ateizm kendini daha çok pratik ateizm olarak sahneledi. Bu dönemde ateizm; varoluşçuluk, nesnelcilik, seküler hümanizm, nihilizm, pozitivizm, Marksizm, feminizm[38] ve genellikle bilimsel ve ulusalcı hareketlerde yer edindi.

    20. yüzyılda ateizm, Marks ve Engels’in çalışmalarıyla kendine politik arenada da yer buldu.

    1966’da Time dergisinin “Tanrı Öldü mü?”[39] sorusu, Dünya’nın yarıya yakınının “dinsiz” bir yönetim altında bulunduğunu ortaya çıkardı. Ertesi yıl, Arnavutluk’un sosyalist lideri Enver Hoca, ülkesinin tüm dini kurumlara kapatıldığını söyleyerek resmi düzeyde ilk ateist devleti ilan etmiş oldu.[40]
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster