1. 26.
    0
    Çatı aralığına küçük kapıdan kendimi sarkıttım, yapılmış küçük o eski basamakları kullanmak aşırı ses çıkartacaktı ve başka çare yoktu, aşağıya kendimi sarkıtmama rağmen bir türlü ayağım yere değmemişti. Kendimi yavaşça bıraktım, yere uzaklığım fazla değildi fakat zeminin yapıldığı tahtalar üzerine inmemle beraber feryat etti sanki. Basamaklara bakıp "keşke onları kullansaydım" diye düşndüm. Yukarıdan babama baktım, ona dönmem ile feneri bana atması bir oldu. Feneri açtığım zaman etraftaki pislik göz önüne daha net bir şekilde dizilmişti, etraf mantardan kaynıyor heryerden garip garip şeyler akıyordu. Bazı siyah sıvılar vardı, ışığı üzerine tuttuğun zaman geri çekiliyordu, canlı gibiydiler sanki.

    Oyalanmadan yoluma koyulmaya karar verdim ve yavaşça öteye apartman boşluğuna açılan kapıya doğru ilerledim. Kapıya yaklaştıkça gerçekten iğrenç bir koku burnuma gelmeye başlamıştı, geçen sefer olmayan bir kokuydu, eğer olsaydı hatırlayabileceğim birşeydi. Kapıya vardığım zaman elimi yavaşça kulpun üzerine atıp açmaya çalıştım, kulupu aşağıya indirdiğim zaman kapı ilk önce oynamdı, ikinci kez denediğimde biraz ileriye gitti. "itmem gerekiyor galiba" diye düşünüp en sessiz nasıl yapabileceğimi düşündüm. sol omuzumu kapıya dayayıp sol elimde fener sağ elim ile kapıyı açıp ittirmeye çalıştım. Kapı açıldı, ama açılmasıyla beraber birşey yere düşmüş gibi bir gümbürtü seside geldi.
    ···
   tümünü göster