0
Şeyh Said'e bağlı kişilerin Diyarbakır 'ın Eğil
nahiyesine bağlı Piran köyünde (Diyarbakır
ilçesi Dicle ) arama yapan bir jandarma
müfrezesiyle çatışmaya girmeleri (13 Şubat
1925 ), kısa sürede genişleyecek yaygın bir
ayaklanmanın kıvılcımını oluşturdu. Genc
vilayetinin kazası Darahini 'yi basarak (16
Şubat ) valiyi ve öteki görevlileri esir alan Şeyh
Said , halkı islam dini adına ayaklanmaya
çağıran bir bildiriyle hareketi tek bir merkez
altında toplamaya çalıştı. Bu bildiride 'din
uğruna savaşanların lideri' anldıbına gelen
mührünü kullandı ve herkesi din uğruna
savaşa çağırdı. Mistan , Botan ve Mıhellemiler
aşiretlerinin desteğini aldıktan sonra Genç ve
Çapakçur (bugün Bingöl ) üzerinden
Diyarbakır 'a yöneldi. Maden , Siverek ve
Ergani 'yi ele geçirdi. Şeyh Abdullah'ın
yönettiği başka bir ayaklanma kolu da Varto
üzerinden Muş 'a doğru harekete geçti.
Varto'yu ele geçiren isyancılar, Muş'a
ilerledilerse de halktan toplanan yardımcı
kuvvetlerle Murat Köprüsü civarında mağlup
edilip, Varto'ya geri çekilmeleri sağlandı. 21
Şubat 'ta gelişmeler üzerine hükümet doğu
vilayetlerinde sıkıyönetim ilan etti. 23
Şubat 'ta ayaklanmacıların üzerine gönderilen
ordu birlikleri Kış Ovası'nda Şeyh Said
kuvvetleri karşısında tutunamayarak
Diyarbakır 'a çekilmek zorunda kaldı. Ertesi
gün Elazığ'a giren Gökdereli Şeyh Şerif
yönetimindeki başka bir ayaklanma kolu kenti
kısa süre de olsa denetim altına aldı. Elazığ
birkaç gün boyunca isyancılar tarafından
yağmalandı.
Mart başında Şeyh Said'in emrindeki 10,000
kişilik bir kuvvet Diyarbakır 'a saldırdı ve
kuşatma altına aldı. Kuşatanlar takviye
alıyordu ve kuşatma Şeyh Said tarafından
bizzat yönetiliyordu. Mürsel Paşa
komutasındaki garnizon günlerce süren
saldırıları geri püskürtmeyi başardı. Fakat bir
gece bir grup şehirin Kürt sakinlerinin
yardımıyla Diyarbakır içine girebilmeyi
başardı. Bunların varlıkları garnizon
tarafından farkedildi. 7-8 Mart arası süren
ağır bir çarpışma sonrası şehire sızan grup
bozguna uğratıldı ve sadece birkaçı kaçabildi.
Kuşatma'nın başarısız olduğunu gören Şeyh
Said , kuşatmayı kaldırdı ve adamlarını
Diyarbakır 'dan çekti.
Olayın başlangıcında Mustafa Kemal ciddiyeti
anlayıp, Heybeliada 'da rahatsızlığı nedeniyle
dinlenen ismet inönü'yü acilen Ankara'ya
çağırdı. inönü ve ailesini bizzat Ankara
Garı 'nda karşılayan Mustafa Kemal, olayları
anlatmak için ismet Paşa'yı Çankaya 'ya
zütürdü. Çankaya'da, ismet Paşa'ya "Doğuda
din elden gidiyor bahanesiyle ingiliz destekli
provokatif ama ciddi bir ayaklanmanın
başladığını" söyledi. ismet Paşa'nın Ankara'ya
gelmesi dedikoduların başlamasına neden
oldu. Ali Fethi Bey'in görevden ayrılacağı, yeni
hükümeti ismet inönü'nün kuracağı ve
önlemleri onun alacağı konuşulmaya
başlanmıştı. Ayrıca Ali Fethi Okyar ile ismet
inönü'nün arası açıktı. Ali Fethi Bey olayı
isyan olarak tanımlamamıştı ve sıkıyönetimle
durdurulacağına inanıyordu. Ancak, olayların
hızla tırmanması karşısında Başbakan Ali Fethi
Okyar 'ın istifasını isteyen Mustafa Kemal
Atatürk, 3 Mart'ta ismet inönü 'yü yeni bir
hükümet kurmakla görevlendirdi. Bir gün
sonra TBMM hemen Takrir-i Sükun Kanunu 'nu
kabul ederek hükümete olağanüstü hal
yetkileri tanıdı. Ayaklanmayla ilgili yayınlara
konan yasak daha sonra başka önlemleri de
kapsayacak biçimde genişletildi. Ayrıca Ankara
ve Diyarbakır 'da istiklal Mahkemeleri
kurulması kararlaştırıldı. Bu sırada
Diyarbakır 'ı kuşatma altına alan Şeyh Said
kuvvetleri, hükümet kuvvetleri tarafından
püskürtülerek geri çekilmeye başladı. Geniş
çaplı bir sevkıyatın ardından toplu saldırıya
geçen (26 Mart) ve bir bastırma harekatıyla
ayaklananların çoğunu teslime zorlayan askeri
birlikler, iran 'a geçmeye hazırlanan
ayaklanma önderlerini Boğlan'da (bugün
Solhan ) sıkıştırdı. Şeyh Şerif ve yanındaki bazı
aşiret reisleri Palu 'da yakalanırken, Şeyh Said
de Varto yakınlarında yakın bir akrabasının
ihbarıyla Carpuh Köprüsü'nde ele geçirildi ( 15
Nisan 1925 ).
Ayaklanmayı destekleyen eski Şuray-ı devlet
reislerinden Kürt Teali Cemiyeti reisi Seyit
Abdülkadir ve 12 arkadaşı istanbul'da
tutuklanarak yargılanmak üzere Diyarbakır 'a
getirildiler. Yargılanma sonucunda Seyit
Abdülkadir ve 5 arkadaşı ölüme mahkûm
olarak, idam edildiler ( 27 Mayıs 1925 ).
Diyarbakır 'daki Şark istiklal Mahkemesi Şeyh
Said ve 47 ayaklanma yöneticisi hakkında da
ölüm cezası verdi (28 Haziran). Cezalar, başta
Şeyh Said olmak üzere, ertesi gün infaz edildi.
Şeyh Said Ayaklanması'nın bastırılması
Cumhuriyet yönetiminin Güney Doğu
Anadolu'da denetimi sağlamasında önemli bir
dönüm noktası oldu. Öte yandan
ayaklanmayla ortaya çıkan gelişmeler, bir
süre önce çok partili yaşama geçiş yönünde
atılan adımların kesintiye uğramasına yol açtı.
Ayaklanmaya karıştığı gerekçesiyle hakkında
soruşturma açılan Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası , çok geçmeden hükümet
kararnamesiyle kapatıldı.
yani kısaca din karıştırarak kürtlerin aklını yıkayan şeyh yüzünden kürtleri bu olayda suçlu bulmayın onlar din için yaptı.
Tümünü Göster