1. 76.
    0
    mesela bir aile var, yapmışlar zamanında üç çocuk, memleketleri olan köyde mutlu mesut yaşıyorlar ki ne kadar mutlu olunacaksa o şartlarda o kadar işte neyse, ta ki o bölgede insan gücünün zayıfladığı döneme kadar. adama iş kalmadı köyde. iş nerede? istanbul'da, haydi diyor göçelim, toprağı altındır istanbul'un. gidiyor kutu gibi bir eve, asgari ücretle çalışmaya başlıyor, kirası ayrı dert, faturası ayrı dert, üç çocuğunun ve eşinin geçimini sağlamak ayrı dert. dert üstüne dert adamda, kadında.

    şimdi bu insanların öteki bir dünyanın olduğuna da inanmlarını beklemek çok mu hayalcilik dıbına koyayım? ne bekleyebilirsin olm? ne yapacaklardı? oturup entelektüel tartışmalar mı yapacaklardı? "bey bizim için farklı bir dünya da var, her şey güzel olacak ahirette, yeter ki dinimize sahip çıkalım, şunu bunu yapalım" çok kabaca, öküz gibi anlatımla, bilal'e anlatır gibi bir şekilde bu durumdadır dine olan bağlılık.

    toplumsal refah dinden bağımsız gelişir. gelişemiyorsa suç dinde değil, temeldedir işte. geliştiğinde din zaten arka plana geçer. 100 bininci defa söylüyorum bu cümleyi dıbına koyayım
    ···
   tümünü göster