1. 51.
    0
    dururumu mu acıkladım. içimden inş. başka kopya yoktur dedim. adam zaten cinsin biriydi. okulun öğrencisi olmadıgımı, kendi okulumda ise kitabın bulunmadıgını soyledim. laf kalabalığı yapsada gibe gibe alacaktım prosedür netti. (öğrenin beyler bu arada kitabı vermek zorundalar ogrencileri olmam sart degil bu durumda) neyse bu bini kafalayabilirsem kızın ismini kapabilirdim. kitabın benim için önemli olduğunu kimde oldugunu sordum.
    o an resmi kurumda olmasaydım masada oturan gavata girişirdim beyler.

    -arkadaşım amacın kitap mı yoksa başka bir seyi mi sorguluyorsun?

    diye bir cevap geldi. huur cocuklugunun tanımıdır. boyle afra tafralı memurlar yok mu kendini bi tak sanarlar. ama alttan almak zorundaydım, gülerek başka ne olabilirki amacım abi dedim. neyse kolay gelsin deyip dısarı attım kendimi. binin arabasını bilsem boydan çizik atardım amk.

    mimarlık binasının önünde banklar vardı. su an icin elimden gelen tek sey oturmak ve beklemekti. telefonla ilgilenirmiş gibi yaparken giren çıkanların listesini yapıyordu gözlerim. ama boştu, bizim ikiliden eser yoktu. şu numarasını aldıgım malı aramak aklıma geldi ama ilk günden o kozu oynamak istemedim. 1 saatten fazla oturdum bi gibim yoktu. yollar boşalınca derslerin bittigini farkettim. belki otobuste sansım döner diye agır agır ilerledim.

    eve vardıgımda ilk gün elim bomboştu beyler. kütüphane0 fakülte binası0 otobüs0 çekmişti.

    biraz moralim çökse de öyle ilk denememde pes edecek biri degildim. umudumu korudum. günün degerlendirmesini yaptıgımda keske kütüphaneciyle muhabbet yerine ilk ödünç dediğinde isim sorsaydım dedim. böyle mallıklara yer yoktu planımda. her şey tıkırında olmalıydı. yakaladıgım en ufak fırsatı ise anında degerlendirmeliydim.
    ···
   tümünü göster