@63
mısır örneği için şuraya bir bak
http://www.gidahareketi.o...Yapilir--1316-haberi.aspx
tür içindeki yapay seçilim ile elde edilen verim artışını, evrimcilerin iddia ettiği gibi tek bir hücreden bütün hayvan ve bitki türlerinin meydana gelmesi ile mi kıyaslıyorsun sen? genotip ve fenotip konusunda da bir şey bilmiyorsun? o zaman diğerlerine nisbeten daha uzun olan maydanoz saplarını yapay seleksiyona tâbi tutarak çınar ağacı elde edebiliriz yani.
ineklerdeki verimsel özelliklerin arttırılması hayvanın zaten genotipinde var olan resesif genlerin yapay seçilim ile frekanslarının arttrılarak fenotipte baskın hâle getirilmesinden ibarettir. rastgele mutasyonlar sonucu doğada hiçbir zaman bir tür şekillenmemiştir.
ölüm örneğine gelirsek ölüm anının hemen sonrasını kastettim. yoksa bir kaç dakika içinde beyin hücreleri başta olmak üzere tüm organ ve dokularda putrifikasyon ve pıhtılşmalar başlar.
insansız bir doğanın villayı yapacak fizik kurallarını barındırmadığını aklın kesiyor. basitleştireyim yan yana 10 tuğla koy milyon yıl sonra tuğlalar üst üste gelebilir mi? evrimcilerin anlattığı okyanuslar üzerinde ilk tek hücreli canlıların meydana geliş masalı vardır. elbette okumuşsundur. bu hücrenin oluşması 10 tane tuğlanın üst üste gelmesinden sonsuz kere sonsuz daha zordur. önce amino asitlerden uygun olanlar seçilerek nükleik asitler sentezlenecek sonra bu aminoasitlerden yeterli miktarda bulunacak sonra (işin en zoru geliyor bak) bunlar bunlardan birbirine uygun olanlar birleşek ilk dna zincirini oluşturacak. sonra bu zincirler uygun genleri meydana getirecek cins ve sayıda dizilecek sonra bu genler sağ elli veya sol elli dizilime geçerek kromozomu oluşturacak. ve (organizma bazında söylüyorum) bu kromozomda gözünün renginden sağ ayak parmağının diğer parmağın üstüne binmesine kadar herşey olacak ve bütün bunlar okyanus üzerinde esen rüzgarın yuvarladığı bir su damlacığının içinde tesadüfen şekillenecek. bu keban barajı kadar bir hacme tavla zarını doldurup, hepsini atınca şeş gelebilir demekten daha büyük bir iddia.
bilim dediğin şeye de fazla güvenme çok değil 80 sene önce madam curie radyasyonun zararlı birşey olmadığını savunuyordu. kan kanserinden ölmüştü yanılmıyorsam. not defterlerini bile radyoaktif ışıma sebebiyle günümüz bilim adamları özel donanımlarla inceliyebiliyorlar. 1940-50 lerde radyoaktif kremler "cilde faydalı" diye bilim adamları tarafından imal ediliyordu. daha düne kadar yumurta kolestrolde etkiliyken daha geçenlerde "pardon yanılmışız" dediler.
evrim; halkına yüzyıllar boyu zulmeden kiliseyi temelinden bitirmek üzere Allahın varlığına karşı başlatılan seküler hareketin bir türlü ispatlanamamış teorisidir. ispat diye öne sürülen delillerin hepsi "ya olursa" veya "ya şöyleyse" gibi temennilere dayanır.
işin esasıda Allah yerine insan aklına tapmaktır. insan oğlu gözünün bir sınırı olduğunu bilir, 500 kg yükü kaldıramayacağını bilir, 15 metre zıplayamayacağını bilirde şu aklının bir sınırı olabileceğini bir türlü anlamak istemez. işte bunu anlamadığı için "yapay seçimle" tür yarattığını zannederek kendini Allah yerine koyar.
iri koyunlardan yapay seleksiyon ile ne zaman inek elde edilirse o zaman evrimden bahsederiz.
Allaha inanın Peygamber Efendimize ve onun Allahtan getirdiklerine iman edin ki ağlamayın.
normalde inanıp inanmaman umrumda olmaz. bunları sadece öteki tarafta "esas duruş nikli bir veteriner hekim mustafa vardı biliyordu ama bana anlatmadı ya rabbi" deyip de benim başımı yakmaman için anlattım. ister inan ister inanma sen bilirsin.