1. 1.
    0
    Yavaş ve sağlam adımlar ile çatının üzerine doğru çıkıp tepesine doğru ilerledim ve oturup güneşi seyretmeye başladım. Güneş Marmara denizinin üzerinde parlıyordu, pek gün doğumu denemzdi ama hayatta kalmak istiyorsan güneşi görebileceğin en erken hali buydu. Hava ağustos ayına kıyasla gayet soğuktu fakat güneş ışığı güne tam anlamıyla doğduğunda çok yakıcı olacaktı.

    Etrafa bakınmaya başladım, yıkılmış binalar, çökmüş köprüler, yolları tıkayan araçlar... Hiçbirşey eskisi gibi değildi. Çocukluğumda top oynadığım sokak artık pislik ve araç kalıntıları ile büyük çimento enkazlarından oluşan şeyler ile doluydu. Normalde evden 5 dakikada ekmek almak için gittiğim markete gitmek 30 dakikadan fazla sürüyordu. Zaten bu yüzden çatıları kullanıyorduk.

    Yavaşça ayağa kalkıp diğer çatıya doğru hareketlenmeye başladım, silahım olmadan evden uzaklaşmam yasaktı fakat gün daha yeni doğmuştu ve bu yaratıklar güneşi ilk gördüklerinde her zaman dehşete kapılırlardı.
    ···
   tümünü göster