1. 1.
    0
    takip eden birkaç ay kah evin altına açtığımız sığınakta sabahlayarak kah gece 3te kalkıp operasyona giden babalarımızı abilerimizi bekleyerek kah kaybettiğimiz yakınlarının helikopterle getirilen cenazelerini izleyerek kah dışarıda da bir hayat olduğunun tek işareti saydığımız uçakları çıplak gökyüzünün suretinde izleyerek biz savaş çocuklarının artık kanıksadığı şekilde geçti. ta ki ilk sonbahar yağmurlarının yere degmesinden birkaç gün sonra henüz askere bile gitmemiş kışın evlenmeyi planlayan abimin 5 adet keleş mermisiyle ruhu çalınmış bedenini köyün birkaç yüz metre uzağındaki boş araziye sarı siyah ölüm meleği tarafından bırakılıncaya kadar. ufacık bir köyden ibaret olan dünyamı derin bir ölüm sessizliği kaplamıştı, o günden sonra bi daha o lanet evde zaruri konuşmalardan başka bir kelime bile edilmedi. kadere veya başka birşeye isyan etmeyi bilmeyen bu insanlar sadece ve sadece kötü birşeyler yaşadıklarının farkındaydı işte bu yüzden kaybedilen şahsın arkasında çok uzun bir yas tutulur "kaderden kaçılmaz" denerek avunulmaya teslimiyeti kaybetmemeye çalışılırdı.
    ···
   tümünü göster