1. 1.
    +7 -2
    önemli not: nusret kayanın yazılarından karışık derleme bunlar panpalar. yazı benim değil yanlış anlaşılmasın. maksat zamkilerimizin farkındalık seviyesi artsın. pgiboloji okuyanlar ya da ilgilenenler de popüler kaynaklardan 2 dk uzaklaşıversin. ha freud fanboyuyum orası ayrı

    ayrıca 2. entry 1. nin devamı

    erkek ve kadın arasında bir fark var mı?

    kadınların yaşam ağacının kökten dört su kaynağı var.. dolayısıyla erkeklerden bir anlamda daha güçlüler. çünkü erkeklerin kökten su kaynağı iki! bu dört su kaynağının tıbbi anatomik isimleri klitoris, anüs, rahim ve vajina. hanımların gücü var, ama işi zor. çünkü bu su kaynaklarının üçü kirli su. klitoris ve anüs kirlidir, rahim aciksüel olarak kirlidir. bir tek beyaz olan vajinadır, temiz su kaynağı. o yüzden eski mitoslar da bunu kutsal kase olarak ele alır. o halde kutsal kase yoksa, kutsal dişi yok. kutsal dişi yoksa, erkek de yok! diyelim ki bir kadın klitoris anüs karışık şehvet ciksi kullandı gençliğinde. bunların ilk uyandığı 0-2 yaş arası bebeklik dönemi nasıl geçmiştir? bacağımızın arasını kollayamadığımız bu dönemde birileri tuvalet terbiyesi için mutlaka oralarımıza dokunur. klitoris, anüs vesaire. ardından kapatma dönemi başlar; örtün kızım, ayıp kızım, gösterme kızım! aklı sıra ciks hayatı başladığında tekrar bacaklarını yabancı ellere açar. öncelikli olan klitoris, ardından anüs olduğu zaman alt beyin bebekleşir. ne zamana kadar! klitoris anüsten rahme geçerken vajinayı atlamış olur. çünkü kutsal kase bilgisi verilmemiştir. bu konuda suçlayabileceğimiz tek zümre var. bilim adamları! toplumu asla suçlayamayız. çünkü o bilgiyi vermemişiz.

    kadın kutsal kaseyi atlayarak doğurduysa neler olur?

    muhteşem bir anaç olmaya başlar. rahim libidosu dediğimiz özel bir felaket başlar. rahim libidosunun bu anlamda açılımı şudur: kutsal kaseyi bilmediği için koca çöpe veya mezara giderken doğurduğu oğlan çocukları alt beyinsel sevgili olur! kuyruğun alt ucundaki kökten gerekli libidonu erkeğine sunmazsan, vajinayla yaşamayıp rahme geçtiysen ve hele tek oğlan çocuğu doğurduysan bütün libidon ona yeter. bir de aciksüel yaşıyorum, diye kibirleniyor ya! o kibir zaten böyle yaşayan rahimlerin gözlerinden, gerdanlarından, konuşma tarzlarından bellidir.

    bu nelere yol açar?

    doğurdukları oğlanların alt beyinleri bebek kalır. rahim libidosu üst beyne, iq'ya sataşmaz. dolayısıyla buzulun üstünden baktığınızda zeka katsayıları normaldir. hatta üstündür. okur, yazar, konuşur, ama duygu katsayısını, eq'yu bebek bırakır. en iyi ihtimalle çocuk bırakır. bunlarda anne rahmine dönme isteği çok daha güçlüdür. hele anne rahmini taklit eden bar gibi ortamlarda... bu da intihar eğiliminin fazlalaşmasına, yaşam içgüdüsünün azalmasına yol açar. tek erkek çocukların başı bu konuda biraz daha fazla dertte. anacıklarının rahim libidosu muhteşem bir aktarımla onlara aktığı için, üst beyinleri büyüse bile alt beyinleri büyümez. o enerjiyi yansıtacak başka kardeş de yok, tamamı oraya yansıyor. dolayısıyla bu da mutlaka çeşitli problemlere sebep olur. uyuşturucudan başla; çete kurmayla, pgibopatik davranışlarla, sorumluluk alamamayla, bir baltaya sap olamamayla devam et. rahim libidosunun ona verdiği hayat tarzıyla yaşıyor kadınlarımızın yüzde 99'u. böyle olduğu zaman televizyona çıkan birtakım örnekleri on milyonla çarpman lazım. burada yine nacizane görüntülü medyayı kendi kendini yargılamaya davet ederim. madem toplumun yüzde 99'u rahim konuşuyor, rahim libidosu kullanıyor; bunlara hitap eden program ve diziler yapalım diyor. bu yanlış! sadece parayı zütüren bir anlayış bu!

    bunun rahim libidosuyla bağlantısı nedir?

    rahim sevgili hayatını bilmez, sadece evlenme ve doğurmayı bilir. dolayısıyla evlilik ve doğurganlık üzerinedir dizilerin ana temaları ve bunlardaki savaş ve vahşet. çünkü rahim bu hale geldiği zaman kibirlenir, kibirlendiği zaman hastalık ve doktor sever. dolayısıyla ölüm sever. doğurganlıkla ne kadar meşgulsen bir süre sonra ölümle meşgul olursun. çünkü kibir yapıyorsun! ben yarattım, kibri. rahim libidosunu kibiri temelde budur. çağımızda bir kadın rahim libidosu kullanıyorsa, üst beyin ne derse desin alt beyinde kendini yaratan kabul eder. bunda birtakım aksaklıklar olduğunu vaktiyle anlamışlar ki tevrat, incil ve kuran hep bunu işler. rahim yaratmaz, allah yaratır. hatta bunu ortadan kaldırmak için adem'e bir nevi doğurganlık verirler. allah adem'i yarattı, adem'in kaburga kemiğinden de kadını yarattı. bunlarda felsefi derinlikte çok güzel mesajlar vardır.

    bu durum annenin çocuğuyla ilişkisine nasıl yansıyor?

    seni doğuracağıma taş doğursaydım deyiverir. onu yaratmanın kibriyle. bu onu ele geçirmiş kuyruktan ibaret çünkü. kutsal kase kapalı olduğu için ağız ön plana çıkar hem erkek hem kadın için. zira erkeğin gelişmesinin temeli kadına bağlı. erkek kutsal kaseyi bilen kadınla gelişir. dolayısıyla erkek danışanlarıma da böyle söylerim. kendi sağlığını mı düşünüyorsun? git partnerine kutsal kaseyi öğret. ancak o zaman sana erkeğim, der. onu öğretemezsen, klitorisiyle kullanırsan sana efeminen, der. hiçbirinden netice alamazsan aciksüel hale gelirsin. bu durumda kadın erkeğe bebeğim, der. erkeğim, diyebilmesi için kutsal kasesini öğretmen şart. diyelim ki erkek kutsal kaseyi bilen bir partnere sahip değil. o zaman kadının alt beyninde bebek ya da rahim olur. o tatminsizlik ağza yansır. yemek yemek, lakırdı veya bitmez tükenmez konuşmalar.

    ...

    dişil yan daha çok rahim etkisi altında veya rahmi kullanma eğilimindedir ya, rahmi kullanma eğilimi bizi tanrının farkına varıldığı kodların öncesine düşürür; mutlak rahim etkisi. bunun anlamı da, -ilahi anlamda- iyi olmayan genetik kodlardır, çünkü daha tanrı keşfedilmemiştir. onun için eski öğretiler hep tanrının dişil yanının şeytanın etkisinde olduğunu söyler. buradaki mücadele, tanrının eril yanının dişil yanını şeytanın etkisinden kurtarmasıdır. tabii bunlar kavramlar, sembollerdir; hakiki anlamda şeytan değildir bahsedilen. bu sadece mutlak rahim etkisinin hastalık yapıcı etkisidir. çünkü, mutlak rahim etkisi altındaki kadın, rahmi kullanır ve doğurur. bîr müddet sonra çocuklar büyür, artık o rahim etkisine isyan etmeye başlarlar, o zaman da kadın hasta gibi olur.

    adem'le havva olayında kışkırtıcı rolünün havva'ya verilmesinin nedeni de böyle bir şey o zaman...

    evet. artı, bütün kitaplarda geçen ortak hikayeye göre, allah adem'i yaratmış, sonra onun kaburgasından da havva'yı. 5.000 yıl boyunca ilkel insanlar, doğurduğu için kadına tapınmış ya, bu olay da aslında -buna karşılık-erkeğe doğurganlık vermektir. yoksa, n'olacak, tanrı dişiyi yaratır, dişi de erkeği doğururdu! onun için, şuuraltımızı geçersek, ilkel bir libidoya geliriz, ilkel libidoda penis, vajina, klitoris, rahim gibi kavramlar geçerlidir. ama ilkel libidoyu da geçip daha derinleşirsek, orada artık yin-yang bütünlüğü vardır. hakiki anlamdaki aşk budur ve onun için çok önemlidir.

    ...

    toplumumuza baktığımızda kadınlarımızın, genç kızlık dönemlerini klitoris, olgunluk dönemlerinde rahim gücünü kullandıklarını görüyoruz. gerçek anlamda vajinal orgazmı öğrenmedikleri için, vajina kodu açılıp beyne yerleşmez. alt beyinde doğanın kanunları, üst beyinde insanın kanunları geçerlidir. üst beyni gelişmiş birtakım ülkelerin ferregrafik tuzaklarıyla cikste çok önemli ana kaideler unutulmuştur. eski çin felsefelerinde devamlı üzerinde durulan bir alt beyinsel denge vardır: artı eksi dengesi. erkek çıkıntıdan, kadın girintiden haz alacak. batı'nın ferregrafik ciks tuzakları yüzünden kadını klitorisiyle uyararak orgazma ulaştırmak, erkeklerin de işine geliyor. erkeklerin boşalmayı kontrol altına almayı öğrenmeleri gerekiyor. bunu yapmadığımız zaman kadın, kızlıktan analığa geçer. o zaman ilkel libido seviyesinde kadınların yüzde doksanı rahimdir diyebiliriz. vajinayı keşfetmeyen kadın sevişmekten haz almaz. bu yüzden kadınlar anne, erkekler çocuk alt beyinli olur.

    ...
    ···
   tümünü göster