zenginliğe gidilen yolda çektiklerim

toprağın altındaki malzemenin yer değiştirmesi hakkın araştırma yapmış erol, toprak altındaki değerli olan malzemeleri cinler kendisi üsteleniyormuş, biraz garip gelecek ama araştırmasını yapabilirsiniz, altın olan alanda kazı yapılırken de yerini değiştiriyormuş. biz de ilk başta ütopik bulduk ama olayın içine girdikçe normalleşmeye başladı bu durum. cinlerden kurtulmak, malzemeyi sabit bi yerde tutabilmek için bu işlerden anlayan bi hocay gitmemiz gerektiğini söyledi erol. fırat bu konuşmaya gibtiri çekecekti, hiç inanmamıştı ama ben sakinliğimi sürdürdüm, hocaya da gidelim amk, ne olacak ki, ne kaybedeceğiz. en azından bi macera olarak gördüm bu işi. haftaya kazıyı erteleyip, hocaya gitme kararı verdik, erol hafta içi bu işlerden çakan bi hoca bulmaya koyuldu, ben de inzivaya çekildim evimde, normal yaşantıma geri göndüm. ümit'le de buluşup kıllanmamasını sağladık, amk sadece bi gece yoktunuz ortada, adam niye kıllansın diyebilirsiniz, beyler bundan sonraki iki-üç haftasonumuzu bu işlere ayıracağımızı düşünüyorduk onun için hassas davrandık bu konuda. biz yine ümit, fırat ve benle akşamları buluşup okeye dördüncü aramaya devam ettik. bizim kazı yaptığımız köyün komşu köylerinden birinde hocayı bulmuş erol abi, cumartesi günkü adresimiz orası olacaktı. ilk defa bu bi hacı hocayla ilişki kuracaktım, böyle tiplerden korkarım ama yine de içimde bi yerlerde heyecan vardı. büyüler, muskalar falan... filmlerdeki gibi.