acıklı aşk hikayem beyler

emrenin düğünü varmış burak sende gelirsin artık özlettin kendini dedi o an başımdan aşağıya kaynar sular döküldü anlamıştım ezgiyle evleneceklerini ''biliyorum hilmi abi emre söyledide tarihi unuttum ben ne zamandı dedim pazar günü dedi bir kaç konuşmadan sonrada görüşürüz hilmi abi dedim kapattık pazar gününe 3 gün vardı iyice düşündüm ne yapacağıma cok sinirliydim babama kafeyle ilgili bir kaç sorun olduğunu gidip geleceğimi söyledim tamam dedi pazar sabahı o şehire geldim akşama kadar volta attım sahilde akşam olunca düğün saatine yakın bir saatte kafeye girdim çekmeceyi açtım o gün sahile gelen çocuğun verdiği silahı belime taktım o çevrede gidebilecekleri tek düğün salonu vardı gidip kapısında kuytu bir yerde beklemeye basladım gelinle damat geldi arabadan indiler alkışlar yükselmeye başladı o an nasıl yaptığımı bilmiyorum 2 el ateş ettim biri emreye biri ezgiye etrafda kıyamet koparcasına bağrış çağırışlar oldu o kargaşada nasıl gördüğümü bilmiyorum ama o gün sahile gelen çocukda karşı köşede bana bakıyordu sakince bir kaç kişi üstüme atladı kafamı kaldırdığımda o çocuk ordan gitmişti neyse fazla uzatmıyayım emre kurtuldu ezgi öldü bu olaylardan sonra 9 eylül ruh ve sinir hastalıklarında yattım birazda ordan yararlanarak biraz düşük bi ceza verdiler 8 yıl 7 ay yattım halada deli raporum var cünkü o günler gerçekten kafayı yemiştim tedavim yıllar aldı hapishanedeyken o çocuk geldi ziyaretime herşeyi anlattı adı umutmuş o kadarını söyliyeyim. arada bir çok şeyi atladım kısa yazmak için ama neyse kimseyi inandırmak zoruna değilim inanıp inanmamanız gibimde bile değil