1. 151.
    +1
    @130 yazımı okumadığın yazdıklarından belli oluyor. daha önceki yazdığım ayette(nisa 33) olan kuralı uygularsak sorunun kalmadığını matematiksel olarak yazmıştım. Bunun yerine Hz. Osman zamanındaki avliye yöntemi de uygulanarak paydalar eşitlenebilir. illaki oranı 1 yapmak istediğinizde "erkek çocuk, kız çocuk(tek veya fazla olma durumu ayrı ayrı),anne, baba,kardeş,eş" 7 farklı değişkenimiz var. bunların tüm kombinasyonları için hep 1 çıkması gerekli.
    üstteki 7 durumdan sadece 1inin olması, sadece 2sinin olması, sadece 3ünün olması... sadece 7sının olması şeklinde seçimler yapılmak zorundadır(permutasyon). (kızçocuklardaki seçim teklik/çokluk aynı anda olamayacağından 6 değişken seçip, kızçocukları kendi içinde 2ye ayırabiliriz)
    (6 1) permütasyonu= 6
    (6 2) permütasyonu= 15
    (6 3) permütasyonu= 20
    (6 4) permütasyonu= 15
    (6 5) permütasyonu= 6
    (6 6) permütasyonu= 1
    6+15+20+15+6+1=63 kombinasyon, bu değer kızlar kendi içinde 2 tip olduğundan 5in permütasyonları da(1+5+10+5+1+1=23).
    hesaba dahil edilir 63+23=86 kombinasyon ortaya çıkar.
    [burada tekrar belirtiyim, üstteki hesabın kabacadır, kombinasyonun büyüklüğünü göstermek içindir]
    86 farklı kombinasyonlardan örnekler verilmek istenirse;"sadece tek kızçocuğun kalması", "sadece anne-babanın kalması", "anne-baba-kızkardeşin kalması" gibi 80 küsür örnek verilir. bu 80 küsür kombinasyonların tamamı için ayetler yazılsaydı en az 86 ayetten(ki içinde çok uzun ayetler de bulunmak zorunda olacak) oluşacak bir kısmı nisa suresinde ayırmak gerekecekti.(nisa 176 ayettir)
    Allah(cc) kendini zeki sanan ve hakikaten zeki olan tüm insanoğlunun toplam zekasının, sonsuz misli zekaya sahip olduğundan bunca kombinasyona girmemiş, bize direkt işin özünü, algoritmayı vermiş. Belki bunlar sana mantıklı bir açıklama olabilir.(Tabiki objektif olabilirsen)

    @131 mekkede gelen ayetler temel iman esaslarını içermekteydi ve muhatabı olan kureyş kabilesinde şiir ve belagat revaçta olduğu için müşrikleri etkilemek amacıyla daha fazla şiirsel ve edebidir. Bunun yanı sıra devamlı iman ile ilgili konular devamlı tekrarlandığı için her seferinde farklı edebi teknik kullanılmıştır. Medineye geçildiğinde iman esaslarıyla ilgili yeteri derecede ayetlerin var olması, islam’ın artık bir site-devlet düzenine sahip olması, bu devletin, dinî ibadetler yanında sosyal, kültürel, ekonomik düzenlemelere, evrensel hükümlere ihtiyaç duyması Medenî surelerdeki ifadelerin daha uzun, daha açıklayıcı olmasını zorunlu kılmıştır.

    @135 Peygamberimiz (asm) ordu komutanıydı. Bu bakımdan onun esas görevi düşmanla birebir çarpışmak değil, orduyu yönetmektir. Kendisi yazdığı iddiaları da sadece çamur atmak amacıyla üretilmiş asılsız iddialardır. Tarih, fizik,astronomi, kimya,biyoloji, edebiyat vs. gibi konularda eğitim almadan böyle bir kitabı yazabileceğini nasıl iddia edebiliyorsunuz. Kral gibi yaşadığından bahsediyorsunuz. Kendisine mal, liderlik, krallık teklifini neden ” Bir elime ayı bir elime güneşi koysanız islam’ı anlatmaktan vazgeçmem.” diyerek reddetmiş ve daha sonra yıllarca – 3 yılı tecrit, ambargo altında 10 yıl civarında tehdit, saldırı, hakaret, suikast, tüm malını din yoluna kaybetmeyi göze almıştır. Öyle ki açlıktan karnına taş bağladığı, aylarca evinde sıcak yemek yiyemediği, sirke ile kuru ekmek yiyip sonra ” Ne güzel nimet” buyurduğu, yatak olarak hasır kullanıp, yatağından kalkınca hasırın izlerinin vücudunda belli olduğu, gelen bir çok hediyeyi evine girmeden dağıttığı düşünülürse ! muhafazid (as) zaten Hılfıl fudul derneğine üye, çevresi zenginlerle çevrili, Hacerul Esved’i yerine koyması olayı zaten şöhretini tüm Mekke’ye yaymışken O’na herkes muhafazid’ul Emin diyorken, kendisi zaten Mekke’nin ileri gelen lider bir kabilesinden ve akrabaları hep yönetici kesiminden insanlardan oluşurken böyle biri neden peygamberlikten önce de sonra da bir çok fırsatı elinin tersi ile itip hep zor olan yolu, islam’ı tebliğ etme yolunu tercih edip, can-mal her şeyini bu yolda feda etsin? Hele hicret olayı tamamen bu iddiayı geçersiz kılar: Düşünsenize mal, mülk, hatıra, anı… her şey terk ediliyor, mantık mı bu? Kuran’da var olan, kendini hatalarından ötürü uyaran ayetler ne olacak? Şöhret düşünen insan hatasını belgeler mi yoksa gizler mi? 40 yaşından sonra zıvanadan çıkan (!) bir insan resim- heykelinin yapılmasını neden yasaklasın? Ölümsüz olma isteği ile yapılan dev heykeller, piramitler düşünülürse bu mantıksız değil midir? Savaş ganimetlerinden kendi payına düşenlerin gideceği yerler bile bellidir ( Enfal: 41) Vefat ederken ne kızı ne damadını vekil bırakır. “Milletin efendisi millete hizmet edendir” buyurur. Halkına hizmet eder, su dağıtır, işleri paylaştırır, kendi üzerine düşeni de kendi yapar – Mescit yapımında, hendek kazmada, piknikte – hep bir iş yapar, ayağının bağı çözülünce bağlamak isteyene ” Hayır bu kendi işini başkasına gördürmek demektir, ben efendi değilim” diye reddederdi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster