1. 1.
    +4 -1
    üzülüyorsunuz, sinirleniyorsunuz görüyorum. lakin sizi rahatlatacak mı bilmiyorum ama dünya bunu yıllardır tartışıyor.

    internette trolcülük her şeyden önce fevkalade bir mesaidir. netizen bir toplumun sokaklarına grafiti yapmaktır. hem zaruri hem de kritik bir önem taşır. burada dört senedir, şahsen 1997 yılından beri keyifle icra etmekteyim. kim ne derse desin, şunu kabul etmek gerekir ki bu durum düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğünün eşdeğer olabileceği tek potansiyel sahnedir. ki bu bahsettiğimiz kavramlar insanlık tarihinin yüzyıllardır kanıtlarla gözle görülür, mantığın kestirmesiyle bin yıllardır tartışılagelen bir meselesidir. inci sözlük'ün de bünyesinde bu dalda birçok orijinal söylem barındırır. geri kalanlar bunların eğretisidir.

    ben arkadaşlarım tarafından sözlüğe davet edildiğimde bu mecrada deneyimsiz herhangi bir kişi yoktu. daha doğrusu amatörler mal adam haricindeki ikincil -hala aktif olan- yönetim kadrosuydu. ebleh muamelesi görmelerinin bir diğer sebebi de bu taponluktur. lakin her grubun belirli bir süre sonra birincil ilişkiler üretmesi beklenir, ben bunun üslup bozucu bir öge olduğunu biliyordum ve buna bulunduğum her ağ ortamında karşıydım. velhasılıkelam birincil ilişkiler çoğaldı ve aidiyet kurma başlandı. ki bu başlı başına bir handikap. çoğunuz buraya nasıl geldiğinin, burada ne yaptığının farkındalığına sahip olmasa da kimileriniz bu ölümcül yola girmiş bulunmakta. benim o günlerden tanıdığım tek bir yazar yok. hepsi bıraktı ve gitti. sizler de bir gün burayı terk edeceksiniz.

    mevhum bir karakteri mizacınıza çekmek, onun statüsünden nemalanmak, sosyal hayatınızla, en acısı kimliğinizle bütünleştirmek isteyeceksiniz. üzgünüm ama başaramayacaksınız. bu hem bilimsel olarak hem de fonksiyonel olarak imkansızdır. ben 11292 entry'nin yalnızca bir tanesini sosyal gerçeklikte kaydettim. ne yazık ki hesabım çalındı ve arakçı şahıs bu entry'i sildi. ha bu entry'nin de bahsettiğim gerçeklikte olmadığını söyleyeyim. buna binaen herhangi bir birincil ilişki ihtiyacı duymadım, duyacağımı da sanmıyorum.

    gel gelelim sizin bakış açınıza...

    diyelim ki siz bu platformdaki varlığınıza adaletli bir çerçeve çizebilecek realitede olan bir aktörsünüz. bunun hukuki bir imkanı olmasa da siz diyelim ki öylesiniz.

    size göre tüm bunlar yasaklı söylemlerden ve suçlu insanlardan ibaret...

    o halde btk'nın hangi kararını referans alıyorsunuz? ya da elinizde bir tür hukuksal doktrin var mı?

    diyelim ki elinizde 5816 nolu kanun var. ben de size m.k. 2'den tut, m.k. 24'e binlerce mahkeme kararlarıyla karşı çıkıyorum. sizin bana yapacağınız en yüksek savunma, benim üye olmamdan bir sene sonra yazılmış, asla kabulüme sunulmamış patientia'nın yazdığı özlük maddeleri olacaktır.

    diyelim ki siz bu platformdaki varlığınıza sosyal bir çerçeve çizebilecek realitede olan bir aktörsünüz. bunun sosyo-pgibolojik bir imkanı olmasa da siz diyelim ki öylesiniz.

    size göre tüm bunlar hastalıklı söylemlerden ve anormal insanlardan ibaret...

    o halde su sözel vandalizmi hangi bilimsel referansla ele alıyorsunuz? Retreatist bir kalıp mı çiziyorsunuz? nötralizasyon teorisine mi atıf yapıyorsunuz?

    diyelim ki elinizde toplumsal sapma davranışlarına atıflar var. bunun bir sosyopati olduğunu iddia ediyorsunuz. ben de size iki farklı ve geniş soru soruyorum. ilki bana bu spesifik konuda çalışılmış herhangi bir bilimsel paradigma haricinde bir verite sunabilir misiniz? şu an elimizde sadece pseudoscience içerikler mevcut. ikincisi siz bunu gömlek değiştirerek uygulamakta nasıl sakınca görmüyorsunuz? siz nasıl oluyor da bu bireylerin farklı bir konseptteki paylaşımlarına -kaldı ki bu tutarlı bir davranış- elinizdeki verilere rağmen iştirak ediyorsunuz? bu iletişimde siz aktifsiniz, neden parçası olmaya devam ediyorsunuz?

    arkadaşlar demek ki bu konu aslında bir tamlamaya ihtiyaç duymayan etiğin konusu. bir felsefe konusu. burada da söylenecek her yargı bir önermeye dönüşür sadece.

    üç yıl önce kapalı bir topluluk olalım, kamusal bir sorumluluğumuz olmasın diye elimizden geleni yaptık. popülist direktörlerin onursuzluğu nedeniyle başaramadık. zaten hali hazırda "sansüre karşı" olup da kendi içinde sıkı denetim yapmak zorunda olan ve ne yazık ki fazlasıyla faal bir topluluğuz bir de sizlerin manasız dilemmalarıyla uğraşmayalım.

    gelin biraz daha kaliteli içerikler üretelim, gelin kimlik ayrımını yapabilelim, gelin sizin değil hepimizin özgürlüğünde buluşabilelim.

    "ahlaki olay yoktur, yalnızca olayların ahlaki yorumu vardır." nietzsche
    ···
   tümünü göster