1. 451.
    0
    çözdük bağlarını, ellerini ayaklarını dışarıdan bağladık.
    sırtladık kızı çıkarttık oradan. mekandan çıktık,
    sokakta yürüyoruz. bir yandan da korkuyorum birileri görecek
    başımıza iyice bela alıcaz diye. neyse ki dar sokağın hemen girişine
    parketmiştik arabayı, önden gidip kontrol ettim.
    kimse olmadığını görünce kemal hemen geldi arkaya attık kızı.
    başladık gitmeye. yol boyunca hiç kimse konuşmuyor.
    bir yere gidiyoruz ama sormaya korkuyorum. biliyorum çünkü.
    "nereye gidiyoruz kemal" dedim,
    "buraya yakın bir sayfiye yeri varmış, ormanlık alan,
    oraya zütürüyoruz." dedi.
    bilin bakalım orası neresi... benim çocukluğumun geçtiği yer.
    yani bugün 2 kere gidip geldiğim yer.
    1 saatlik yolumuz var kısaca.
    yaklaştıkça ağlayacakmış gibi oluyorum. düşünüyorum,
    üniversiteyi kazanınca buradan nasıl kurtulmuştum;
    saf olarak buradan çıkmıştım.
    şimdi neredeyse en dibe batmış birisi olarak dönüyorum.
    içimde delicesine bir pişmanlık var.

    çok geçmeden anayola bağlandık, ilerliyoruz.
    yol boyunca ormanlık alan. baya baya orman ama, içinde ayı olanlardan.
    gidiyoruz falan, ses soluk çıkmıyor kimseden.
    bu sırada aynen şöyle bir şey oldu;
    oturuyorum, gerilmişim ve kafamı mümkün mertebe geriye yaslamışım
    tam bu sırada birisi kulağıma arkadan yaklaştı,
    buz gibi, ama cidden buz gibi bir nefesle "dıdikan" dedi,
    aniden çığlık attım; kemal zaten gergin kafayı yemiş gibi
    kontrolünü kaybetti. anayolda zikzak çizerek ilerliyoruz.
    "laannnn ne oluyor lannn" diyerek döndüm hemen arkamı,
    kız uyanmış, bembeyaz gözlerle bana bakıyor.
    kanım çekilmiş gibi hissettim. her yer karanlık,
    hava buz gibi.
    ···
   tümünü göster