0
1. bunca olaya rağmen nasıl ateist olabiliyorsun
öncelikle şeytan nedir ondan başlayalım. dediğim gibi bütün satanist tarikatlar, belli öğretiler ve mitolojik kökenleri kullanırlar. bizim tarikatımız, paganistik yöntemleri kullanır; islam mitolojisiyle anlamaya çalışırdı. yani bize göre tanrı tekti, adı allah idi ve pagan yani avrupa şamanizmi yöntemleri sayesinde büyü yapabiliyorduk. fakat başka tarikatlarda bunlar değişebilir. hristiyanlık mitolojisi en çok kullanılan olmak üzere; yahudi, ilkel arap kavimleri ve hatta yunan, ama en çok saygı duyulan kelt (gene pagandır fakat mitolojik olarak alıyoruz) gibi mitolojik kaynaklar kullanılabilir.
çünkü bunlar "yöntem" değil, geçmişi anlamak için kullanılan tarihi "kaynaklar".
doğal olarak bize göre şeytan melek değil; bilinci olan cin idi. çünkü melek olsa bilinci olmayacağı için isyan edemezdi.
ha hristiyan mitolojisiyle çalışıyor olsak; bu sefer meleklerinde bilinci olduğu için, gene isyan edebilirdi.
yani bu konu da tüm kitaplarda herhangi bir mantıksızlık yoktur. bize göre şeytanlar; ateist veya gayri müslim cinlerden ibaretti.
büyü yapabiliyorduk, ki hikayenin taka sardığı kısım burası olacak. fakat nasıl yapıyorduk?
bize söylenilen tarikat büyüklerinin "yokluktan varedebildikleri" üzerine idi. fakat bu muhtemelen hurafe. o zamanlarda da inanmazdım. biz büyüleri, cinlerle anlaşmalar yaparak, paganistik veya anadolu ritüelleri uygulayarak yapardık. her elementin bir cin türü ve her cinin bir kabilesi vardı. bunları çağırarak konuşur, anlaşırdık. her zaman için 3 kat yasası geçerlidir, aldığınızdan çok verirsiniz. fakat bazı kudretli kimseler, bu yasayı hafifletebiliyordu. o kadarını da bilmiyorum.
işte soru burada geliyor, bütün bunlara rağmen nasıl ateist olabiliyorsun?
çünkü bütün bu işlemlerin hiçbirinde tanrıyı görmedim, tanrıyla iletişime geçmedim ve tüm bunlara ek olarak tanrıya mantıken ihtiyaç duyduğum herhangi bir an olmadı.
aklımın erdiğinden beri okuyorum ve aklımın erdiğinden beri, hatta biraz gerisinden beri tanrıyla kişisel problemlerim var. başlangıçta bunun babamla olan kişisel iktidar mücadelemin sonucu sanıyordum fakat öyle değil. tanrıya ihtiyaç duymuyordum; ama babama ihtiyaç duyuyorum.
tanrıya ihtiyaç duymuyorum; çünkü her şey zaten açıklanabilir düzlemde. evrime inanıyorum, big bang i kavrayabiliyorum, m teorisini mantıklı buluyor ve sicim teorisi aklımdaki tüm sorulara cevap verebiliyor. kısaca bilime inanıyorum; sekülerizm bana yeterli geliyor. 17 yaşımdan beri tanrı ile münasebetim, mahalle baskısına boyun eğmekten ibaret. yoksa içsel olarak ergenliğin başından beri kopmuşuz zaten.
tüm bu olayların başıma geliyor olması, bir tanrının olmasını gerektirmez. çünkü evrim veya sicim teorileri, (ki bilim çok fazla şüpheci olduğu için teori diyor; yoksa bunlar neredeyse kanun niteliğinde) her şey için geçerli. biz ise, bilimin deney alanında olmayan şeyler yapıyorduk.
kaldı ki tanrıyı, öte alemlerde de aradım. ama konuştuğum her varlık bizim gibi gelen kitaplarla biliyordu onu. niteliksel olarak şahit olan herhangi birisiyle konuşmadım. en eski kabileler bile, adını mitolojilerdeki gibi duymuş, aktarmış.
fakat millet, sanki bu varlıklar canlı ise, tanrının olduğuna kesin kanıtmış gibi davranıyorlar. halbuki böyle bir şey yok. çok boyutlu bir evrenin, sadece bir boyutundan haberdarız biz.
özet geçmem gerekirse; bu alemde de, öte alemlerde de deney alanında herhangi bir tanrı izine ulaşamadım.
Tümünü Göster