+1
Oruçlu olmayanlar için 31 malzemesi beyler, peçeteleri hazırlayın. kısa ve yalın anlatacağım kelime oyunu yok bu yüzden tutarlılık sorunu çıkabilir hata bulmaya çalışmayın dıbınıza korum, olay gerçektir. özet geç dicek olanlar gibtirsin gitsin okumasın, hayatımın tek anlamlı hikayesi bu, saygı dyanlara şimdiden teşekkürler..
yıl 2004. ozamanlar liseliyim, duvarlara anan falan yazıyorum. son sınıf, sivilceli yüz, ergen biçimsizliği cabası, öyle çok yakışıklı bi adam değilim, hatta biraz mal gibi göründüğümde söylenebilir. sosyal bilgiler bölümü son sınıf. 11 sb. Hababam sınıfına özenen bir avuç bin ve biniye, liderleri ben, bütün binlik tarihini baştan yazmışız, herkes illallah etmiş. başı çeken 5 kişilik bir grubumuz var, karar mekanizması 5liye ait gerisi uygulayıcı. alkol, sigara, ot grubun simgesi, sınıfta tek üni hayal kuran bir inek var oda bizle uğraşmıyor. hocalar nefret etmiş, tek sevenimiz hizmetli, tm ve fb ler için nefret objesiyiz. hoca dövmüşlüğümüz, sınıf basmışlığımız, hatta okuldan kız kaçırmışlığımız var. müdürün dolap bizim savunmalarla dolu. birkaç taşaklı hoca dışında dersler boş, onlarda da yatıyoruz arkada.
neyse hikayeye girelim. o dönemler yanlızım binler, kız arkadaş edinmek, liseli salak vajişlerin ağız kokusunu çekmek bana göre değil. saçma buluyorum, ilgilenmiyormuş gibi gözüküyorum. ağır abi ayaklarına falan yatıyorum. bazen özenmiyorum da değil ama. şöyle aklı başında sigara içen mini etek giyip küfür eden harbi bir dişi bulsam peşinde maskara olmaya hazırım ama yok işte. bizim 5liden gibişmeyen kalmamış, herkes milli olmuş, bi ben varım mal gibi kalmışım. çaktırmıyorum, milli oldum rus zütürdüm falan diye yalanlar sıçıyorum ama nereye kadar.
okulun son yılı, 1 yıl önceden dövdüğümüz edebiyatçının yerine yeni bir hoca gelmiş okula. karının ilk görev yeri, başka bi yerde 6 ay vekil hocalık yapmış daha önce. okula gelir gelmez bizim namımızı duymuş doğal olarak, herkes ''aman hocam... " diye başlayan uyarılarda bulunmuş. buna rağmen karı bizim sınıfı özellikle istemiş, ben severim serseri öğrenciyi ille de o sınıfa ben gireceğim diye diretmiş, çaresiz vermişler, duyunca çok hoşumuza gitti, sevindirik felan olduk, bizden korkmayan adam yerine koyan bu harbi karıyı tutmuştuk.
ilk ders:
baştan sınıfa durumu anlattım, karıya yanlış yapılmayacak dedim. madem bu karı bize değer verdi gereken yapılacak. şimdi dağılın herkes yerlerine. kapı açıldı, nasıl bişey bekliyordum öncesinde bilmiyorum ama çok acaip şoke oldum, hoca değil lan bu, bildiğin kız a q. 23 yaşındaymış, bebek yüzlü, kısa saçlı, sarışın bir hatun. bunu beklemiyordum işte. geçti yerine oturdu, sınıfı bi süzüşü vardı görsen acırdın, bizi özellikle istemesine rağmen yine de heyecandan elleri titriyordu garibin. madem durumm budur, madem prensipler belirlenmiltir gereken yapılsın deyip söz istedim, yaptığı jeste karşılık teşekkür falan fırlattırdıktan sonra kendisine karşı farklı davranacağımızı, herhangi bir yanlışımızın olmayacağını falan anlattım. sonuçta karşılıklı kurallar belirlendi ve o da bizi her alanda destekleyeceğinin sözünü falan verdi, daha sonra da sınıf hocamız oldu kendisi.
gel zaman git zaman binler ikinci dönem havalar ısınmaya başladı, bu arada bizim edebiyatçı ile bizim sınıf özdeşleşti, çok sevdik birbirimizi, herkes,n gözünde sb sınıfı değil a... hocanın sınıfıydık artık, dışarda beraber gezmeler, piknik olayları felan, bildiğiniz liseli tavırları işte. bizde biraz durulmuştuk onun sayesinde, bazen hatırım için bunu yapmayın dediği planlardan vazgeçiyorduk, ama çoğu kez da o bize göz yumuyordu, hatta operasyonlardan sonra bize anlattırıp bizle gülüyordu durumlara, o derece yani, neyse binler havalar ısındı, okulun sonu gözüktü, gerçi daha zaman vardı ama son bir ay son sınıflar rapor alıp gittikleri için biz mezuniyet havasına erken girmiştik.
tam o dönemde benim bunalımım tuttu binler, okul bitiyor, üni olma ihtimali yok, pederle sakatız, bi kız arkadaşım yok, isyanlardayım anlayacağınız. eski neşem kalmamış, mal gibi dolaşıyorum okulda, birinci sınıfalr bile ne oldu abi sana diye sorar olmuş, bizim grup kendi dalgasında, en büyük destekçi a hoca tabi, hergün geliyor halimi hatrımı soruyor, konuşmak anlatmak istersen seni dinlerim diyor, bir gün dayanamadım konuşalım dedim, artık içimde tutamıyordum, sıkıntılarımı anlayan birilerine anlatmak istiyordum, öğle arası için anlaştık.
kantinden tost aldım buna, sigara içen öğretmenler için ayrılmış hemde harita odası olarak kullanılan bölüme geçtik, seni dinliyorum dedi, başladım anlatmaya, nasıl doluymuşsam artık binler zemberek kırıldı bir kere, cocukluğumdan hayallerimden, gelecekten, ailemden, hayatımın sıkıcılığından herşeyden bahsettim, o kadar süre konuştum bir tek kelime etmedi, sadece dinledi, yüzünde tatlı bir gülümsemeyle sadece dinledi,
demekki sağlam depresyonmuş binler, anlattıkça içim karardı ağlamaya başladım, öyle ağlıyordum ki salya sümük, hayatımda ilk defa birinin yanında kendimi koyvermiştim, kendimi tutmaya çalıştıkça hıçkırıklara boğuluyordum, elimden tuttu binler, sarıldı bana, bildiğiniz gibi değil gerçekten sarıldı o kadar iyi geldi ki anlatamam, eliyle gözlerimi siliyordu, başımı okşuyordu, rolleri değişmiştik aq karı gibi ağlayan ben teselli veren o, eli tenimde dolaştıkça işin rengi değişmeye başladı binler, o okşadıkça bende şerefsizce duygular uyanmaya başladı, hala düşündükçe utanıyorum kendimden, öyle bir anda bile insanın aklına bu gelir mi?
gelir amq, o kadar güzel bir kokusu ve yumuşak bir teni vardı ki ölüyü diriltir, dayanamdım binler önce elimi saçlarında dolaştırmaya başladım, hiç tepki vermedi, beni teselli etmeye devam etti, sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım, ta gözlerinin içine, o kadar etkilenmiştim ki o kıpkırmızı gözlerle o mesafeden nasıl göründüğüm umrumda bile değildi, gözlerine baktım binler o güzel yüzünün ortasında bilye gibi parlayan güzel gözlerine, ve heyecanı gördüm binler şehvevi bir heyecanın yansımasını gördüm, beni çileden çıkaran da bu oldu zaten, parmaklarımı yavaşça yüzünde gezdirdim, dudaklarına dokundum, hiç tepki vermiyordu, öylece bakıyordu sadece, ve yaptım binler, bir hayvan gibi dudaklartına saldırdım, hayatımda o kadar çok heyecanlandığımı hatırlamıyorum, ya ters tepki verseydi, ama vermedi, ilk şaşkınlığı attıktan sonra oda bana katıldı, dudaklarını öpmüyor emiyordum deyim yerindeyse, olay masum bir öpüşmeden cinselliğe çoktan geçmişti, ben dudaklarını ısırdıkça hafif hafif inliyordu, sonra boynuna indim, nefes nefese kalmıştı, boynunu öpüp yaladıkça küçük hırıltılar çıkarıyordu, ve sonra itti beni binler, hemde yeter diye bağırarak itti, utançtan kıpkırmız oldum, bir anda kalkıp çıktım, arkama bile vakmadan kaçtım.
akşam mesaj attı, özür diledi, kendi hatasıymış, olayın o noktaya gelmesisne izin vermemeliymiş, falan fıstık, bişey demedim binler, ne var bunda, ikimizde istedik ve oldu diyemedim, bende özür diledim, aramzda kalacak dedim. kapandı gitti...
Tümünü Göster