1. 1.
    0
    Konuyu en baştan ya da bir diğer deyişle tam temelinden sorgulayalım.

    "Tanrı merkezli din anlayışı" mı?

    Yoksa...

    "Hz. muhafazid (aleyhisselâm) merkezli DiN anlayışı" mı?

    Evet, gene yeni bir şey attık ortaya! Haklısınız... Ama ne çare ki bu ikisi arasındaki fark, çok çok önemli bir fark!..

    Hatta, bu ikisi arasındaki kesin fark kavranmadan, "dinsel anlayışlar"dan arınılıp, gerçek "DiN" olgusu kavranılmaz!..

    Gelin bu önemli farkı derinlemesine inceleyelim...

    Önce "tanrı merkezli dinsel anlayış"ın geçerli olduğu genel Müslümanlık kabulüne bakalım...

    Bu anlayışa göre, her ne kadar "ALLÂH" adıyla etiketlenmiş tanrı , her yerde denilse de, hep yukarılarda bir yerdedir!.. Buna inananlar, yukarılarda, ötelerinde bir yerdeki tanrıya inanırlar. Oysa, ötede bir tanrı kabulü direkt şirktir (şirki hafî); ve bu şirk anlayışındaki hemen herkesin, kendi kültür, çevre, anlayış ve tasavvuruna göre kabul ettiği bir tanrısı vardır, "ALLÂH" adıyla andığı.

    Bir kısım kişilerin, kafalarına göre gerekçelerle yasaklaması dolayısıyla Kurân'da bu konuda yapılan açıklamalar tefekkür edilmediği için; beyinlerdeki "kişi tanrı" tasavvurları öylece kalır; tekâmül etmez! Ötelerindeki bu "kişi tanrı", zanlarına ve yanlış anlayışlarına göre, kendi katındaki melekleri aracılığıyla yeryüzünde bir peygamber seçer ve insanlara emirlerini uygulatması için onu elçi–postacı–messenger olarak görevlendirir. Tabii bu işlem de yanındaki meleklerden birini ona GÖNDERMESi şeklinde oluşur! Yanından, yeryüzündeki seçilmiş peygambere yollanan elçi melek!!!

    işte bu noktada bir saptama yapalım! UFOcular veya uzaydan gelen birilerinin varlığına inananların bazıları, hemen bu anlayışı değerlendirerek, meleklerin veya yeryüzündekilerin kabul etmiş olduğu tanrıların gökten gelen diğer üstün ırklar olduğunu öne sürerler.
    ···
   tümünü göster