1. 51.
    0
    Kuteybe’nin Havarizem Şehrine Gitmesi Haberi

    Havarizem melikinin adı Çaygan idi. Ondan küçük Havarizad adlı bir kardeşi vardı. Çaygan’ın üzerine galebe etmiş idi ve onun bütün işini tutmuş idi. işitse ki Çaygan’ın eline güzel bir cariye girmiş, yahut bir nefis bir kumaş almış derhal adam gönderip aldırırdı. Yine işitse ki bir kişinin güzel kızı var yahut güzel bir avreti var derhal mecal vermez, çekip alırdı. Hiç kimse men edemezdi. Ve Çaygan’a ondan şikayet etseler ben ona bir şey diyemem, derdi. Çaygan da onun elinden bunalmış idi. Bu işi bu şekilde uzatınca Çaygan’ın tahammül etmeye takatı kalmadı. El altından Kuteybe’ye adam gönderdi. Havarizem şehirlerinden üç şehrin kilitlerini bile gönderdi.

    Ve Kuteybe’ye dedi: Havarizem’e gelip kardeşimi öldürürsen her ne dilersen vereyim, dedi. Lakin bu haberi hiç kimseye bildirmedi. Bu haber Kuteybe’ye ulaşınca gaza vaktı idi. Kuteybe kavmine Segat gazasına varırız diye bildirdi. Çaygan’ın addıbını geri gönderdi. Havarizad’e haber verdiler ki Kuteybe Segad’a gazaya gider. O da gayet sevindi. Ve kavmine bildirdi ki bu yıl cenkten eminsiniz, zira Kuteybe segad’a gidermiş. Ve bizde iş’e meşkul olalım dedi. Bilmedi ki Kuteybe kendi üzerine gelir. Bu esnada Kuteybe ansızın bin atlı ile Medinet-ül Fil ki Havarizem’in ulu ve muazzam şehridir. Zira Havarizem ülkesi üç şehirdir. Ondan ulusu yoktur. Kuteybe çıkıp geldi. Havarizem halkı Kuteybe’yi görüp korktular. Kuteybe doğru Çaygan’ın yanına geldi. Ve Havarizad’a haber verdiler ki ne gafil durursun işte Kuteybe erişip alemi fesada verdi. Havarizad anladı ki bu iş Çaygan’ın başı altındadır. Diledi ki Çaygan’ı öldüre. Lakin fırsat ve mecal bulamadı. imdi hazır bulunan sipahi ile sürüp Medinetil Fil’e geldi. Çaygan o üç şehri Kuteybe’ye verip kendisi de Kuteybe’nin yanına geldi. Ve Havarizad şaşkına döndü. Nihayet Kuteybe’ye adam gönderip aman diledi.

    Kuteybe dedi: Amanı kardeşinden dile eğer o aman verirse benden emin ol.Havarizad dedi: -imdi bildim ki benim ölmem lazım. Zira benim kardeşime boyun eğmem ölmek demektir. Belki ölmek muti olmaktan iyidir, dedi. Bunun üzerine cenge koyuldu. Bir saat cenk edip sonunda tutuldu. Kuteybe’ye getirdiler. Kuteybe dedi: Kendini nasıl görürsün.

    Havarizad dedi: -Ey emir, beni melamet etme ki ben kılıca eli onun için vurdum ki seninle benim aramda bir hüküm zahir ola. imdi fırsat senin oldu, bana ne öğünmek gerek, ne dilersen et. Bunun üzerine Kuteybe buyurdu. Dışarı çıkıp boynunu vurdular. Çaygan dedi: -Ey emir, henüz gönlüm şifa bulmadı.
    Kuteybe dedi: -Daha ne dilersin?

    Çaygan Dedi: -Dilerim ki onunla bile olan kimselerin hepsini öldüresin.
    Kuteybe dedi: -imdi sen benim yanıma topla, ben öldüreyim. Çaygan da hepsini tutup getirdi. Kuteybe cümlesini öldürüp mallarını aldı. Çaygan şöyle şart etmiş idi ki: Bin baş esir ve nice bin kumaş vere. imdi Kuteybe Medinetül File girip o malı Çaygan’dan aldı.

    Çaygan Kuteybe’den yardım diledi. Zira Camhüd meliki daima gelip Çaygan ile cenk ederdi. Ve Çaygan’ı gayet incitirdi. Kuteybe Abdurrahman’ı ona yardıma gönderdi. Ve Abdurrahman varıp muharebe etti ve o meliki öldürdü. Çaygan o yerleri fethedip dört bin baş esir aldılar. Kuteybe buyurdu. Hepsini öldürdüler. (Syf-349-350)

    -Şaş askeri bize gece baskın etmek dilermiş, imdi varın onların yolunda filan yerde pusuda durun.Ve onlar çıktığı vakit üzerlerine sürünüz. Ola ki bir fetih edesiniz, dedi. Muslih b.Müslim’i bunlara kumandan tayin etti. Muslih de gelip o 700 adamı üç bölük etti. Bir bölüğünü yolun sağ yanına, bir bölüğünü sol yanına koydu ve kendisi bir bölükle yolun üzerine durdu. Gece yarısı geçince Şaş askeri çıkıp geldiler. Muslih’i yol üzerinde görünce cenge meşgul oldular.Ve o iki bölük gaziler de iki taraftan hamle edip aç kurdun koyuna girdiği gibi kafirleri tarumar ettiler. Gazilerde Şübe adlı bir bahadır yiğit vardı. Kendisini Şaş güruhuna ve kalabalığına vurdu. Onların ortalarında bir melikzadeleri vardı. Yetişip Şübe onu kulağı tözünden kılıç ile çaldı. Öyle bir çaldıkı başı top gibi havaya uçtu. Şaş askeri bu heybeti gördüklerinde hepsi bozguna uğradılar. Müslümanlar ardına düşüp onları hesapsız kırdılar. Onlardan kurtulan pek az oldu. Ve onların ekserisi Melikzadeler idi. Ziynetli ve silahlı kimselerdi. Onların başlarını ve silahlarını ve elbiselerini hepsini aldılar geri dönüp Sürür ile Kuteybe’nin yanına geldiler. Ertesi gün Kuteybe hükmetti ki cenge atılalar.

    Gavrek Kuteybe’ye adam gönderip dedi: -Bu ettiğin harbi öyle zannetme ki Arapların kuvveti ile edersin belki acemden benim kardeşlerimdir ki sana yardım edip cenk ederler. Yoksa harbe arapları gönder. Gör ki biz de neler ederiz, dedi. Kuteybe bu sözü işitip gazaba geldi ve münadilere çağırttı. Müslüman mübarizleri toplanıp kafirlerin üzerine yürüyüş ettiler ve buyurdu ki mancınık kurdular ve bir burcu döğe döğe yıktılar. Ve Müslümanlar o yıkılan yerden hücum ettikçe kafirlerden bir bahadır er gelip o gedikte durdu her kim ileri gelse mecal vermez öldürürdü. Müslümanlarda silahşörler çok idi. Kuteybe onları çağırtıp dedi ki: Sizden kim ki o şahsı ok ile vurursa ben ona on bin dirhem veririm. O silahşörlerden biri ileri yürüyüp ok ile o şahsı atıp gözünden vurdu ve ensesinden çıktı. Derhal düştü. O kişi Kuteybe’nin yanına gelip on bin dirhemi aldı.(Syf-351-352)
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster