the goverment should build roads . because ; if the roads are smooth , transpor
tation would be confortable ...
amk devdıbını başkaasını çevirsin
ayrıca gibeyim yollarınızı
emperyalizmin nasıl çalıştığı ile ilgili
bir ekonomik tetikçinin itirafları adlı kitaptan alıntı bir bölüm :
Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız . Sonra onlara arabalarımızı satarız. Sonra bankalarını satın alırız
O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız
Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.
O ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.
Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır.. Aslında insanların işine yaramayan bi yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır .. O ülkedeki birileri de nemalandırılır. . Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler..
Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki: ‘Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin! Askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler’de bizim için oy verin!. Elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!
Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz Bu, ikili üçlü dörtlü bir darbeler serisidir.
Sonuçta bu liderler, sadakatlerini garanti edecek bir şekilde bir borç batağına saplanırlar. Sonra da politik, ekonomik veya askeri ihtiyaçlarımız için ne zaman istersek onları kullanabiliriz. Karşılığında onlar da, halklarına sanayi siteleri, elektrik santralleri ve havaalanları sağlayarak politik durumlarını güçlendirirler.Bu arada, amerikan mühendislik ve inşaat firmaları inanılmaz derecede zenginleşirler."
Bu ekonomik tetikçiler, havaalanı,santral, liman,otoyol gibi yatırımların ülke için gerekli olduğunu öngören raporlar hazırlayarak yetkilileri ikna etmek, bunların inşası için ABD bankaları veya uluslararası para kuruluşlarından kredi ayarlamakla görevlidirler.Bu kredilerin tek şartı, işlerin Amerikan firmaları tarafından yapılmasıdır. Yani sonuçta verilen para ABD'den asla ayrılmamaktadır.
Ekonomik tetikçiler (ET'ler) yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı "yardım" kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, ciks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Nereden mi biliyorum; ben de bir ET idim.