+138
-241
bir halk düşünün yıllarca kendi dilini konuşamamış ve kendi müziğini dinleyememiş. dinleyenler ibret olsun diye kalkıp halk meydanlarında dövülmüş ve zindanlarda işkence görmüş. bunlar sırf kültürünü yaşatmak istedi diye. "asker geliyor kürtçe kasetleri saklayın. mezarların oraya saklayalım" cümlelerinin yoğun olduğu dönemden bugüne çok yol kateldi mi sizce? şöyle sorayım sizlere; atatürk selanikte değil de musulda doğmuş olsaydı, ileride kuracağı devetin adını "kürdiye" kurmuş olsaydı ve bu sınırlar içerisinde yaşayan herkesin kürt kabul edieceğini söyleselerdi. taksime, kadıköye, bu yurdun her köşesine "ne mutlu kürdüm diyene" yazılsaydı. gazeteler, yayınlar hep kürtçe yapılsa ve siz bu dili öğrenmeye mecbur bırakılmış olsaydınız; sokak ortasında kendi diliniz olan türkçeyi konuştuğunuz zaman size hayvan muammelesi yapılması ve anında 2. sınıf insan yerine konacak olsaydınız, sizin yaşadığınız batı bölgelerinden bir kaçak elektrik haberi geldiği zaman "bölücü, terörist" gibi kelimelerle yargılansaydınız bir mücadeleye girişmez miydniz? hiç kimse annesini, babasını ve ailesini bir daha asla göremeyeceğini bile bile dağa çıkmaz. hiç kimse sapına kadar inanmadığı bir şey için bütün hayatından ve geçmişinden vaz geçmez. örgüte yardım yapıyor bahanesiyle öldürülen kürt iş adamlarını saymıyorum bile. devletin yaptığı katliamlar neden hep kürtlere yönelikti? hükümet değil devlet diyorum. çünkü t.c yaptı bunu sadece bir parti değil. 1930 ağrı (zilan) katliamı ile başlayıp 1938 dersim katliamıyla devam eden, arada halepçe, maraş, reyhanlı, diyarbakır zindanları, 35000 faili meçhul vatandaşın 32000 tanesinin kürt olması ve roboski (uludere) katliamı ile ardı arkası kesilmeyecek katliamlar bunlar. bu devlet cenaze bombaladı. 35 kişi öldü. hanginiz işe, okula vs.. siyah giyerek gittiniz? çok uzak bir tarih değil 2011 den bahsediyorum.. her yerdeki katliamlara sessiz kalmayan t.c neden rojavadaki kürt katlidıbına ambargo uyguladı? ve bunun gibi yıllar süren olaylar sonrası şehrim sokaklarında gezerken 10-11 yaşlarındaki iki çocuğu "akıllı ol devlet burası amed" yazarken görmem düşündürüyor açıkçası. aynı zamanda benzinin en pahalı olduğu şehirlerin batman, şırnak vs.. olduğunu ve kürtlerin olan petrolün en pahalı kürtlere satıldığı gerçeği ortadadır. bu hale gelmek için devlet çok uğraşmış galiba diyorum kendi içimden. doğuda türkçe bilmeyen kürt çocuklara "ne mutlu türküm diyene" dedirtmeye çalışmak ve sonrasında söyleyemediği için tek ayak cezasına çarptırmanın bir çözüm olmadığını bugün şehit haberleri ile anlıyoruz. gezi parkında tak attığınız medya ve basının sizce de yıllardır doğuyu yanlış gösteriyor olma ihtimali olamaz mı? yani batman, diyarbakır, bingöl, ağrı, şırnak, mardin vs... buralardaki olayları çarpıtıp gösterme olasılığı yok mu? vandaki köyünde donarak ölen muhafazid bebek için kaçınızın içi sızladı berkin elvan için sızladığı kadar? hani şu babası ambulansı aradığı halde ambulansın gelmediği ve babasının bebeği çuvala koyup hastaneye taşıman istemesi sonucu çuvalın içinde yolda can veren bebek. kürtler gezi parkında son nefesini veren insanlar için toplanıp eylem yaparken, bir şeyler yaparken kaçınız o çocuğa veya cenaze bombalandığında ölen 35 kişi için üzüldü? hanginiz siyah giydi. medya yandaşsa her zaman yandaştı. bu ülkede batı sadece bir kere ama doğu her zaman sansürlendi.
t.c-pkk savaşına gelince... 600.000 kişilik bir profesyonel ordunun üzerine vatani görevini yapmak için gidenleri de eklersek 800.000'i buluyor bu sayı. artı olarak hava kuvvetleri, istibharat teşkilatı vs.. var. ve bu süper gücün karşısında sadece 10.000 kişilik bir 'terör' örgütü var. unutmayın ki fransızlar ve ingilizler de bir halk mücadelesinin ürünü olarak kurulan kuvay-ı milliyeyi bir terör örgütü olarak lanse ediyordu. bir halkın bir şeylere dur demesidir burada olay. neyseki silahlar sustu masaya oturuldu fakat bu bilinçsizlikle devam edilirse masadan kalkılıp yine canlarla bedel ödemeye getirilecek iş. t.c başbakanı almanyaya gidip "3 milyon tük yaşıyor ve burada türkçe eğitim veren okullar açılmasını talep ediyoruz" demeyi biliyor ama kendi ülkesinde yaşayan 15 milyon kürde "benim devletimin dili tektir. kürtçe eğitim söz konusu bile olamaz" demeyi de çok iyi biliyor. yani siz inanıyor musunuz ki insanlar durduk yere dağa çıkıyor veya sokaklara dökülüyor. her yıl newroz kutlamak için yüzbinler diyarbakır meydanlarında toplanıyor. bingölde kaldığım süre içerisinde askerlere "türkiyadan mı geliyon abey" diyen çocukları gördüm. hakkaride 10 yaşındaki çocuğun polislerin üzerine yürüdüğünü gördüm. vanda molotof kokteyli ile halay çeken insanlar gördüm ben. bu insanlar arrtık ne ölümden korkuyor nede devletten. kaybedicek bir şeyi olmayanlar her zaman daha sert oynar. artık kürt halkı kaybedecek bir şeylerinin olmadığının farkına vardı. ne toprakları var, ne hakları, ne sosyal eşitlikleri. yanlış anlaşılmasın bağımsız devlet istemiyoruz, sadece zaman bizi "sosyal eşitliğimizi sadece kendi topraklarımızda sağlayabilir ve haklarımızı sadece orada arayabiliriz" diye düşünmeye teşvik etti. "burası türkiye" gibi laflar da bizi buna düşünmeye itmiş olabilir. lafta eşitlik olsa bile kürtçe şarkı açıldığında size köpek gözüyle bakan insanlar düzelmedikçe sosyal eşitliğin lafı bile geçilemez. ders kitaplarında kürt ismi görmedim ben bugüne kadar. selahaddin eyyübi, said-i nursi, üstad nef-i gibi pek çok büyük insan kürt olmasına rağmen ya arap yada iranlı diye anlatıldı çocuklara. çünkü kürt ırkına mensup kişiler komutan veya şair olamazlardı, sadece terörist olabilirlerdi. neden 90 lı yıllarda 'kürt' kelimesi yasaktı? 'k*rt' yazıyordu gazeteciler. sanki bir hakaret, küfür gibi. örgütlenme kapasitesi çok yüksek olan bir halk var, ölüm dahil hiçbir şeyden korkmayan bir halk var artık faşizmin karşısında. devletin bu meseleyi bir an önce çözmesini ummaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. yalnız çözmek demişken her zaman alışılageldik katliamlarla değil masada çözmesinden bahsediyoruz...