1. 1.
    0
    Dadaloğlu, Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini
    iskan politikasına tepki olarak doğmuş isyanlarda yer aldığı
    anlaşılan tanınmış bir halk ozanıdır. Doğum ve ölüm tarihleri
    hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklardan
    1785-1868 olarak belirlenmiştir. Başka bir deyişle, Dadaloğlu'nun
    18.yy'ın son çeyreğinde doğup 19.yy'ın ortalarında öldüğü bilinmektedir.
    Güney illerinde dolaşan Türkmen topluluklarından Avşar boyundandır.

    Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu'nun şiirleri
    yazılı kaynaklar aracılığıyla değil sözlü gelenek sayesinde bugüne
    ulaşmıştır. Dadaloğlu Anadolu'nun halk şiiri geleneğine damgasını
    vurmuş bir sanatçıdır aynı zamanda.

    Osmanlı Devleti'nin göçebe Türkmen aşiretlerini toprağa yerleştirmek
    için verdiği uğraş, yer yer baş kaldırılara ve küçük çaplı savaşlara
    neden olmuştur. Dadaloğlu'nun şiirleri yerleşik yaşama geçmek isteyen
    Türkmen aşiretlerinin bir çığlığı sözlü bir tarihi sayılır.

    Asıl adı Veli. Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden. Kul Mustafa
    mahlasını da kullanan Aşık Musa'nın oğlu. Toros dağlarında Kozan, Erzin,
    Payas yörelerinde yaşayan göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan. Az da olsa
    eğitim aldı. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu ile Kozanoğlu'nun yanında
    imamlık, katiplik yaptığı anlatılır ama bu konuda yeterli bilgi yok.
    Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova'yı,
    Toroslar'ı, Orta Anadolu'yu dolaştı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını,
    döneminde orta Anadolu'da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin
    Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı.
    Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesi.

    Asıl ününü kavga türküleri ile yaptı ama duygu ve aşk konularını
    da aynı başarıyla işledi. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek
    günümüze ulaştı. Bu derlemeleri Cahit Öztelli, Taha Toros, Haşim Nezihi Okay,
    Ahmet Z. Özdemir ile Saim Sakaoğlu yayınladı. Diğer 19'uncu Yüzyıl halk
    ozanlarından iki noktada ayrılır. Kent yaşamından uzak kaldığı için
    şiirlerinde hep göçerlik ortdıbını yansıttı. Diğer yandan yine kentte
    bulunmayışı nedeniyle çağdaşı halk ozanlarında sık rastlanan divan
    şiirine yakınlık onda hiç görülmez. Karacaoğlan'ın aşk ve doğa
    şiirlerindeki üstün yeteneği ile, Köroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster