1. 451.
    0
    birkaç noktayla başlayayım.@372 beyin amcklaması geçirmişsin de geçirecek bir şey yok. alıntıladığın söz mevlana'ya değil ömer hayyam'a ait."tanrı minarelde uyudu, bitkide düş kurdu, hayvanda uyandı, insanda kendini buldu".panpa spiritüalizm olarakta anılan bu tekillik görüşü m.ö.600'lere kadar gider. hinduizmin kutsal kitabı vedalar zaten bu felsefe üzerine kuruludur. brahma kendini bu evren aracılığıyla tanır ve tanrısal bilince ulaşır yani insana ihtiyaç duyar. fakat bu ihtiyaç brahma için bir ekgiblik olarak kabul edilmez onun doğası olarak kabul edilir.ve canlılık tıpkı bir hamurun üzerindeki kabarcıklar gibidir. temel hamur brahma'dır üzerinde ki baloncuklarda insandır. insan kendi benliğinin olduğunu sanar fakat yoktur çünkü öz brahma'dır. hinduizmde bu şekilde tarif edilir. ömer hayyam, mevlana,yunus emre bunların uzakdoğu felsefesinden etkilendiğini düşünüyorum ve islam'a vahdet görüşü gibi bir kavramın böyle girdiğini düşünüyorum. farklı evrenler veya evrenin sonsuz döngü şeklinde yok olup var olma süreci bu vahdet-i vücud görüşünün piri olarakta bilinen muhyiddin el arabi'ye "kaçıncı adem kaçıncı kıyamet"sorusunu sordurmuştur.bu konu hakkında bir bilgi olmadığı için söylediğimiz şeyler yorum olarak kalır.ben bu evrenin ilk olmadığını düşünüyorum. belirli yaratılış sürecinden belirli kurallara tabii bir evren var edildikten sonra yok ediliyor tekrar yaratılıyor. tanrı'nın bu sürece bağlı olmasından çok dışında olduğunu düşünüyorum.bu elbet bir yerde son bulacak. paralel evrenler teorisinde de denizin üzerindeki köpük gibi büyük bir hiper uzayda küçük baloncuklar gibi bir açıklama yapılıyor. fakat bu balonlar genişliyorsa ve bizle aynı yasalara tabii olan evrenler de varsa neden bunlar çarpışıp iç içe geçmiyor?
    ···
   tümünü göster