0
bu
kaltakla
aynı
mahalled
e büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes b
unu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandı
k. iki taksi bi dükkan verdi peder... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçl
ar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti b
enimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kegibmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence bun
a. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tor
navida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel huur. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım huuryla tam yirmi
yıl geçti. uza
tmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat
durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbü
ehir benim, cezaevlerini
gezip duruyo. huur da peş
inden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitt
i, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara.
iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpe
likler
e başladı, son
ra
alıştı
gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalva
rdım. evlenelim, pederi kandırırım,
zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne y
aptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istan
l'a. yeminl
er ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. h
er seferinde y
ine peşinde buldum kendimi.bi keresinde dö
ndüm, biriyle
evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyor
um. bu da akıllan
mış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk
diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır ce
zaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki d
epreşiyo gen
e; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocu
ğu doğuruyo. durum hemen anlaşılm
amış. ortaya çıkınca
bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'
un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo
da şikayet etmiyo. ben o
yolumu buluyorum. epe
y bi zaman böyle
çtim. zurnayım tabi.
bi ara gözümü açıp ba
ktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruştu
rma... kale mahallesi va
rdır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu
yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.
Tümünü Göster