-
26.
0@1 postmodern eleştirinin temel handikaplarından biri bu ve ülkemizde benim kişisel olarak 90'larda yakaladığım siyasi islamcılar da bu hatayı kendi tahayyül evrenlerinin doğası gereği çok sık yapıyor... şöyle ki, modernitenin evrenselci, yerelin olasılıklarına karşı kör ve sağır o tepeden inmeci tahakkümcü pratiğini bir sivil iktidar eleştirisi örerek, ve ne yazık ki bu itirazın tüm sivil eleştirisinin meşruluğunu da sonuna kadar siyasileştirerek kullanıyorlar... oysa aynı iktidar olgusu bireyin kendi içindeki melekle şeytanı arasındaki mücadeleden başlayıp yatak odasında, yemek sofrasında, evin salonunda, sonra apartmanda, mahallede, cemaatte, cemiyette, camiada, kısacası yerelde de kendi iktidar ilişkisini üretiyor ve bunun tu kaka bir iktidar olarak yaftalanması için ille de bach ve mozart sosuyla gelmesine hiç gerek yok... aynı şey mehter marşı ve salavat ile de bir tahakküm olarak yağmur gibi yağıyor. ama insan aklı şablonlara ve şemalara ve görselliğe ve çağrışıma ileri derecede bağımlı ve bundan 1, 10, 50, 80 ya da 100 yıl önce gündemimize girmiş bir tahakküm ile bundan 1000 sene ya da 10 bin sene evvel gündemimize girmiş bir tahakküm arasındaki fark ncedir, şayet aradan özümüz, yerelimiz, milli manevi değerimiz gibi üst yapısal kavramları çıkarırsak? çünkü doğamız da değişken. doğamızın evrenselliğini sorgulayacaksak iktidar dediğimiz olgunun yerelde de evrenselde olduğu kadar ezici ve hatta çoğu kez yerelde icra edilir bir menem olduğunu unutmasak herkes için çok iyi olacak... bir de modernitede vücut bulan tasarımcı, tanımlayıcı, şabloncu kafayı yeriyoruz. evet, hayatın ve dünyanın olasılıklarına kör ve sağır şablonlar istemiyoruz. ancak neyin dayatmacı tasarım, neyin kendini ve dünyayı değiştirme çabası olduğunun sınırları o kadar belirsiz ki... tasarımcı, dayatmacı, şabloncu olmayalım derken kendi umutsuzluğunun kişide bir tür kaderci kabulleniş ve teslimiyete evrilip kendiyle ve dünyayla hiçbir mücadelesi kalmamış bir noktaya çekilmesini görmek ne en azından çok üzücü. bir teslimiyet uğruna ya rab, ne güneşler batıyor. kavramları hayatın ve dünyanın yerçekime maruz kalıyor, ama aynı anda buharlaşıyorlar da. bence çıkış noktamız kendine ve dünyasına müdahil insanda. bunun için de eleştiriyi ve özeleştiriyi yüceltmemizde fayda var.
-
düşünsenize o kadar galaksi
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 27 12 2024
-
gran torino adlı yazarı öldürmekkk
-
hesabı çocuğuma devretmeme az aldı
-
sözlüğün yeni gerizekalı kezbanına
-
kayra korkudan entryde silsen
-
kıtabın sonunda
-
twitterde cuckold videolara bakarken
-
sozlugu hwngi uwuspu cucwgu yavaslatiyorsa
-
ulkenin icinden gecmisler adam hala kurt turk
-
beyler endonezya baliye gitmeyi planlıyorum
-
eskiden interneet
-
cinsel engellilik
-
golge reyiz
-
yabancilar inceste nasil bakiyor
-
31 mutluyken yapılir
-
tyler dursun adlı yazarın bacısı foto atdı
-
bizimkilerdeki dunkof komik mi
-
motorkız bana angut demiş başlıkta
-
evde duvarlari yumraklarim genelde
-
olm bu mustafa şoray
-
kürt olsaydım pkklı
-
nerdeyse günün 24 saati radyo dinliyorum
-
2008li biriyle ayni sozlukte yazmak
-
beyler sizee ciddii birr sorum var
-
kizil gomunistler isciler devrim yaparken
-
düzensiz vücutlu milf kadın
-
ben anal sex sonucu klozete sıçıldım
-
düşünsene sudi arabistanda doğmuşsun
-
memati bileğine güvenmiyo musun
- / 2