hayatımı siken ev arkadaşımı anlatıyorum

Kezbanın önünde doğruldum ve gibimin tamdıbını gösterince başladı kemirmeye. Benim gibim kızın elinde kürek sapı gibi duruyordu, iki eliyle bana 31 çektiriyordu. Ağzına sokmaya falan çalışırken, ben “Boşalacağım!” dedim ve tazyikle fışkırtmaya başladım. Kızın ağzı, yüzü, saçları, memeleri, halı, teras duvarı hep döl oldu. Ama, boşalmam bitmiyordu. Kezban hayretle gibime bakıyordu, “Bu ne bee? Terkos suyu mu bu?” dedi. Açık havada da sevişmek ayrı güzel oluyormuş. Nasıl olsa bizi kimse göremezdi, hem bina yüksek, hem de terasın duvarları yüksekti.

Ben boşalmama rağmen gibim kazık gibi duruyordu. Ben bunu terastaki koltuğun üzerine yüzüstü yatırdım, arkasına geçip gibimi dayadım dıbının deliğine. dıbının heryeri vıcık vıcık olmasına rağmen, ittirdim gibimi ama kafası bile girmedi. Kezban da çığlık atar gibi olunca, ben yarağı buna sokana kadar bütün mahalleyi toplar başımıza diye korktum. Kezbanı kucağıma aldığım gibi içeri zütürdüm. Kapıyı pencereyi kapatıp, bunu önüme dört ayak domalttım, arkadan dıbına tekrar zorladım. Bu sefer yarağımın kafası girdi, ama Kezban nasıl bağırıyor. Tekrar itince dibini buldum bu sefer. Ama Kezban altımda kıvranarak, önünde duran koltuğun minderini ısırdı ve ayı gibi böğürdü…

Başladım ben yavaş yavaş pompalamaya. Ama ben soktukça Kezban altımda çılgınlar gibi kıvranıyordu. Amı yarağımın çapına alışınca başladı, “Hızlı… Daha hızlı sok!” demeye. Ben de, “Bak hele huurya, içine zor aldı, bir de hızlı istiyor!” diyerek hızlanınca, 1 dakika geçmeden bu yine başladı titremeye, kıvranmaya. Orgazm oluyordu yine. Boşalması bitince bunu kendime çevirdim, öpmeye, yalamaya başladım. Bir yandan da yavaş yavaş dıbına sokmaya başladım yine. Birbirimize sarılarak, öpüşerek gibişiyorduk. Ama ben nasıl sokuyorum buna. 4-5 dakika sonra Kezban yine orgazm olmaya başlayınca, ben de aynı anda içine öyle bir fışkırmaya başladım ki, sanki biraz önce musluk gibi boşalan ben değilim. Öylece birbirimize sarılarak yığılıp kaldık. Ter içinde kalmıştık ikimiz de.