1. 326.
    0
    Tam o noktadan zütürüyorum ağzıma birayı. Onun birasını içme bahanesiyle de bardağı önüme zütürmektense ben ona gidiyorum. Bardağı alırken "gayri ihtiyari" omzumuz, kollarımız dokunuyor birbirine, ayırmıyorum. Geri çekilmiyorum. içtikten sonra aynı yakınlığı koruyarak dönüyorum bana dönük suratına. Gülüyor. Gülüyorum, onun gibi. Bir süre bakışıyoruz. Milimetrik olarak yaklaşıyorum ona doğru. Geri çekilmiyor. Çekingence durumu anlamlandırmaya çalışırken o mantığıyla, kalbiyle çalışan kısmının dudaklarını araladığını görebiliyorum. Başardım. dıbına koyduğumun drama senaristleri tak yesin. Ben başardım. Ben. Çünkü bir beyne sahibim, çalışan bir beyne, doğanın formüllerini bilen bir beyne. En önemlisi budur. Doğadan olmadığını düşünen insan oğlu, doğanın formülleriyle çalışanlara karşı kırılgandır. Olduğu şeyi reddettiği ve reddetmeye devam edeceği için.

    ... Turuncunın şimşekler çakan kalkışı, şimşek kadar kısa sürede olup bitiyor, düşen sandalye sesiyle de gök gürültüsü, biraz sonra gelen. Saniyenin onda birinde yok oluyor ortamdan.

    "Benim gitmem lazım"
    "Ne çüüşşş???"
    ···
   tümünü göster