1. 1.
    0
    part 5- penceredeki büyü

    ben: lanet olsun bu da ne böyle!!!

    apartman boşluğunun dışarı bakan penceresini temizleyen 70li yaşlardaki o adamın silüeti hiç gözümün önünden gitmiyor. büyük uzun bir burnu vardı. iki kolunun da olmayışı beni hem ürkütmüş hem de şaşkına çevirmişti. ufacık bir pencere basamağına basmış ağzındaki tozlu bezle camı silmeye devam ediyordu

    ben: lanet olsun bunun derdi ne? 17.kattayız nasıl cesaret edebiliyor!
    kadın: sadece izle lanet olası...

    şaşkın gözlerle yaşlı adamı izlemeye devam ederken adam gözlerini bana keskin bir şekilde dikmişti. tam göz bebeğime odaklanmış ve öylece bana bakıyordu.

    ben: neden bakıyor?
    kadın: sakın gözünü ayırma
    ben: tamam

    ben de ona bakmaya devam ettim... derken yüzünde sahte bir gülümseme belirdi ve bir ayağını zaten zor dengede durabildiği basamaktayken kaldırdı. tek ayak üzerinde dengede durmaya çalışıyordu

    ben: buna dayanamıcam ne yapmaya çalışıyor bu, lanet olası herif aşağı düşebilir!
    kadın: evet, düşebilir...
    ben: ne? nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun şuna baks... hayııııırr!!!

    adam kendini bir anda 17 kattan aşağı boşluğa bırakmıştı. korkudan ayaklarımın bağı çözülmüştü. hemen pencereye koştum ve aşağı baktım, yerdeki cansız bedenini belli belirsiz görebiliyordum.

    ben: hey hey neler oluyor burada lütfen bunu açıkla, lütfen. adın ne kimsin, o adam kimdi, neden aşağı atladı?
    kadın: adım rebecca... o adam da küçük kardeşim jose...
    ben: küçük kardeşin mi? tanrı aşkına rebecca adam nereden baksan 70 yaşındaydı!!
    kadın: kaç yaşında olduğumu sanıyorsun?

    kadını o an dikkatlice süzdüm. lanet olası sürtük en fazla 30 yaşında gibiydi

    kadın: yaklaş...

    şaşırarak yanına yaklaştım

    kadın: daha da yakına gel

    rebecca ile dudak dudağa gelmiştik... tanrım, o çok güzel bir kadındı...

    kadın: gözlerimin içine bak, tam içine

    gözlerinin içine bakmaya başlamıştım. hipnoz gibi bir duyguydu, en son kulağımı sağır eden bir ses duyduğumu hatırlıyorum... ne öncesini ne de sonrasını hiç yaşamamış gibiydim.

    -15 dakika sonra-

    uyandığımda yerde baygın bir şekilde buldum kendimi... etrafta kimse yoktu. kapı numarasına baktığımda halen 17.katta olduğumu anladım. asansöre koştum ancak halen çalışmıyordu. koşarak aşağıya indim

    reception: buyurun efendim size nasıl yardım edebilirim?
    ben: şey bakın kamera görüntülerine ihtiyacım var
    reception: sakin olun bayım, bir problem mi yaşadınız, hırsızlık mı?
    ben: öyle birşey değil... lütfen apartmandaki kameraların kayıtlarını görmem gerekiyor.
    reception: sanırım bu şuan için mümkün değil bayım. jenaratörlerin patlamasıyla tüm güvenlik sistemleri, asansörler çalışmıyor hale geldi.
    ben: anlıyorum...

    çaresizlik içinde lobbyde oturdum, bir kahve aldım ve yaşadıklarımın hayal olma ihtimali üzerine biraz düşündüm. ta ki rebecca yanıma oturuna kadar...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster