1. 1.
    0
    m.s. 1256 - elemut

    hülagü han'ın la'hası çadırdan çıkmıştı. "zifret yakılacak!" buyurdu eradına. kazılan tünellere ilerledi tahkimler. kapkara petrol doluydu arklar. ellerinde meşalelerle kaleye giden dört büyük arkın her birinin başında hazır durdular. la'ha son bir kez baktı kaleye. "yakın!" dedi.
    kalenin bulunduğu tepenin altına tüneller kazılmış ve bu tünellerin de içlerinde petrol havuzları oluşturulmuştu.
    meşalelerin harladığı arklardan korkunç bir alev güruhu yürüdü kaleye doğru. kazılan tüneller boyunca ve hızla ilerledi yangın. elemut'un sarp yamaçlarına ulaştığında bir an için gözden kayboldu alevler. ardından korkunç bir patlama geldi.
    surların üstünde yay tutmuş yedi fedainin aşağı doğru göçen duvarlarla beraber düşüşlerini izlediler.
    ordu kaleye doğru yol aldı.
    yangın sarmıştı kaleyi. hülagü han çadırından çıktı. yanında cüveyni vardı. katip, han'ın rızasını almıştı. yanında iki asker ile birlikte at bindi ve yanan kaleye doğru üzengi vurdu.

    kalenin girişi tarumar olmuş; iki yanında yer alan kalın sütunlardan yalnızca birisi ayakta kalmış halde girdiler surlardan. yangın iyice yayılmıştı. cüveyni ve iki eri, avludan kütüphaneye kadar olan yolu at üstünde aldı. alevler ilerliyordu. kütüphanenin bir kapısı açıktı. bir asker kapıda saf tutarken diğeri cüveyni'nin acele adımlarını takip etti.

    cüveyni geniş kütüphaneye girdiğinde önce iki büyük masa ve üzerlerine serilmiş büyük parşömenler, bir kaç kitap ve bir okka gördü. hızlıca göz atıp ilerledi. çepeçevre ve yüksek tavana kadar ulaşan raflar dolusu kitapların sardığı salonun sonundan bir kemer ile daha dar bir bölüme geçiliyordu .
    askere elindeki listeyi verip raflardaki kitaplardan bulmasını isteyerek kemerli geçide doğru yürüdü. buraya asıl geliş amacına odaklanmalıydı. onları almadan buradan gitmemeliydi.
    rahlesizleri.
    ···
   tümünü göster