1. 1.
    +1 -3
    7- gezi olayları sonrası hemen kirli oyunlar oynanmaya başlandı. hükumetin bakanları ve çocukları hedefe alındı. takipler yapıldı. görüşmeler kaydedildi. en önemlisi devlet’in en büyük bankası olmaya aday halkbankası da bu operasyonla beraber dibe çökecek, iran ile yapılan ticaret engellenecekti. hakan fidan’ın kellesini isteyen israil yerine piyon olarak cemaatin addıbını koyacak, türkiye’nin bütün istihbaratını eskiden olduğu gibi elinde tutacaktı. operasyon başbakan erdoğan’a kadar uzanacak, başbakan erdoğan’ı istifa ettirir ettirmez içeri alacaklardı. hedef büyüktü, gözler karaydı. bütün emirler verilmiş. 17 aralık gecesini ikinci bir lozan yapacaklardı. cemaat yargı organlarında meşhur iki savcısını kullanacak, medya ayağında ise sahibi oldukları organlar haricinde eski operasyonlarda ismi bavullarla geçen iki tetikçisini kullanacaktı. onlar da hazırdı. onlar askeri vesayeti ortadan kaldırmışlardı. onlar yargı vesayetini ortadan kaldırmışlardı. onlar eğitim vesayetini ortadan kaldırmışlardı. onların önünde kimse duramamıştı. başbakan da duramazdı. hükümeti de devireceklerinden emin bir şekilde çıkmışlardı yola. halbuki onlar bütün bu vesayetleri ortadan kaldırırken yanlarında başbakan ve dolayısı ile millette vardı. başbakanı ortadan kaldırırken bunu hesap edememişlerdi. millet karşılarında dikilecek, boylarının ölçülerini alacaklardı. bir savaşı kumandanın değil, ordunun kazandığını unutmuşlardı. önceki savaşları kendilerinin kazandıklarını zannediyorlar ve bu sarhoşlukla operasyona başlıyorlardı.

    8- 17 aralık’ta operasyon başladı, bakan çocukları, vekil çocukları, iş adamları tek tek baskınlarla içeri alındı, sorgulandı. sorgu başladığı ilk gün medyanın iki tetikçisi bir bir dökülmeye başladı, 7-8 ay önceki mesajları ortaya çıktı, operasyondan bu şahısları haberdar eden savcılar nasıl oluyor da üslerini veya yargı kurumlarını bilgilendirmiyordu, operasyonu bu şahıslara sızdıran emniyet müdürleri nasıl oluyor da operasyondan üslerini haberdar etmiyordu. ortada bir kapan vardı ve bu kapanın üzeri ananas bitkisi ile kamufle edilmişti. kimse farkında değildi. herkes fethullah gülen 4 metre kare bir odada sabahtan akşama kadar ibadet ediyor ve sadece ağlıyor diye inanmışken ortaya akıl almaz ses kayıtları çıkıyor ve cümle alem yeryüzüne gelmiş geçmiş en büyük ceo, genel müdür’ü yani fethullah gülen’i tanımaya başlıyordu.

    9- operasyon sekmişti, nokta atışı yapacağını zannedenler yanılmıştı, devlet kurumları ve özellikle istihbarat iyi çalışıyordu. düşman 1 yıl içerisinde 2. tarihi yenilgisini almaya hazırlanıyordu. onlar için bu iki yenilgi bizim için ise bu iki zafer o kadar önemliydi ki rusya devlet başkanı putin “türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini alkışlıyorum” diyordu. bosna hersek’ten, malezya’dan, filistin’den, mısır’dan, endonezya’dan, pakistan’dan müslümanlar gösteriler yapıp son kalenin ayakta kalmasını istiyorlardı. evet türkiye son kaleydi. sermaye baronlarının at koşturmak için sabırsızlandığı, bankaları tekrar boşaltmak için can attığı, devlet kurumlarını iç etmek için ağızlarının sulandığı, ezanı susturmak, insanları yozlaştırmak, şeytana hizmet etmek için ter döktükleri son ülke burasıydı.

    10 – üçüncü dünya savaşı çıkmıştı. kimsenin haberi yoktu. bangladeş’te müslümanlar sokakta öldürülüyor. myanmar’da budistler camii ve müslüman mahalleleri basıp masumları diri diri yakıyor, filistin’de duvarlar örülüp müslümanlar açlığa terk ediliyor, mısır’da darbe yapılıp sokak ortasında katliamlar yapılıyor, ırak’ta şii ve sünni bahanesi ile her gün onlarca bomba patlıyor, suriye’de esad rejimi müslümanlara kan ağlatıyor, doğu türkistan’da çin halk cumhuriyeti müslümanları kısırlaştırıyor, somali’de, etiyopya’da çölün ortasında bile el kaide denen ve ismini bile amerikalılardan duyduğumuz bir örgüt hortluyor, müslümanlar dünyanın her yerinde zulüm ve işkence altında eriyordu. savaş olmayan, kazandığımız bir tek yer vardı. müslümanları tekrar bir araya getirecek, islamı tekrar diriltecek, yeniden bir dirilişe şahitlik edecek o topraklar türkiye’ydi. şeytanın ve uşaklarının tek amacı burada da fitne ateşini yakıp islamı somut olarak tamamen ortadan kaldırmak, ortada güçlü bir islam devleti bırakmamaktı. evet müslümanlar bunun farkında değildi ama 3. dünya savaşı çoktan başlamıştı.

    11- türkiyeyi de savaşın ortasına atmak isteyen, pasifize etmek isteyen dış güçler ellerinde son kozu olan cemaati kullanmaktan çekinmediler. milletvekilleri istifa ettirdiler, bürokratları yasa dışı hareketlere teşvik ettiler, bazılarını tehdit ve şantajla taraflarına çekmek istediler. bu yüzden belki başbakan haşhaşi benzetmesi yaptı. belki bu yüzden bu benzetme cemaatin bu kadar zoruna gitti. gitmeliydi. çünkü doğruydu. yanlış olsa gülüp geçeceklerdi. öyle olmadı ve olmayacakta.

    12- hedef yerel seçimler değil genel seçimler, bundan sonra 1 yıl boyunca akparti’de istifalar devam edecek, bazı bölgelerde patlaklar olacak, farklı savcılar, farklı soruşturmalar olacak, farklı ses kayıtları, farklı görüntüler çıkacak ortaya. hedef 1 sene içerisinde genel seçimler yapılana dek hükumeti yıpratmak olacak. bu yarışın kaybedeni hem akparti olacak hem cemaat. kazanan ise şakşakçılar. yani eline cips ve kola alıp evlerinde mücadeleyi tv’den keyifle izleyenler. bizim gezi’de yapamadığımızı 1 gecede cemaat yaptı diyen zihniyet olacak kazanan.

    13- bilmem hatırlar mısınız? bütün bunların farkındaymış gibi son genel seçimlerden sonra “artık gel bitsin bu hasretlik” demişti başbakan. sizce bunların farkında değil miydi başbakan? fethullah gülen türkiye’de olsaydı ve ceo olmak yerine hoca efendi olmayı tercih etseydi şu anda türkiye’de durum çok farklı olurdu. ama vazgeçemedi şirketlerinden. amerika’da kalmayı tercih etti. yani baronlarla el ele olmayı tercih etti. israil’i tercih etti. mavi marmara’ya ikinci defa küfür etmeyi, başbakan’ın başrolde oynadığı roma oyununda brütüs olmayı tercih etti.

    bundan sonra ne mi olacak?

    her şey size bağlı. ya akparti de cemaatte gücünü yavaş yavaş kaybedebilir. erdoğan bir sonraki seçimlerde partinin başında durur ve davaya sahip çıkarsa türkiye kaburgasından dışarı çıkabilir. yani hayal ettiğimiz gibi bağımsız bir ülke olabiliriz ( şu an bağımsız olduğumuzu düşünmüyorsunuz değil mi? ) ancak başbakan artık ben yokum derse bu ülkeyi taşıyacak başka kahramanların olmadığını belirtmek isterim. maalesef savaş ince bir sanattır. tecrübe, bilek ve yürek gerektirir. biri ekgib olursa, eninde sonunda kaybedersiniz.

    beddua ile yazıyı tamamlamanın bir anlamı yok. bu ülkenin bir ferdi olarak dış güçlerin oyunlarını bozacak tek güç yine millettir. yani sağlam irade’dir. lütfen irademize sahip çıkalım. tabi önce iradeli olmak kaydı ile. başından beri demek istediğim tek şey bu kavganın hükumet ve cemaat arasında olmadığı. bu kavga türkiye ile dünyanın kavgası... ''
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster