+1
madde madde hükumet ve cemaat in arası neden açıldı bunu yazmaya çalışacağım. ancak bütün maddeler nedenlerden ibaret olmayacak. bazı maddeler bilgi de içeriyor olacak. bu yüzden sabırla okuyun. bu yazının kaybedeni çok, önceden söylemiş olayım.
not: bu makalede yazılacak olan amerika ve israil devletlerinden kasıt aslında bütün planların arkasındaki tek ülke olan ingilteredir.
1- fethullah gülen amerika’ya yerleşmese idi dünyanın dört bir yanında okullar açılmayacaktı. amerika buna müsaade etmezdi. orta doğu’da türkiye gibi bir müttefiki elde tutmanın yolu sadece hükumet ile iyi ilişkiler kurmak anldıbına gelmez, halkın sevdiği kanaat lideri olarak tanıdığı şahısları da kontrol etmekten geçiyordu. amerika türkiye’de bir kaç kanaat liderini kontrol altına alabildi. daha fazla kanaat liderine nüfuz edemeyince kendisi kanaat liderleri ortaya çıkarmaya çalıştı (iskender evrenosoğlu, a.o v.b) kendi yarattıkları kanaat önderleri tek tek ellerinde patlayınca (kimi sapık çıktı, kimi kedi meraklısı) ellerinde kala kala fethullah gülen kalacağını anladılar bu yüzden fethullah gülen’i her anlamda desteklediler. fark ettiyseniz rusya (putin ve medvedev) ülkesinden önce sermaye baronlarını kovdu, sonra da gülen okulları gibi tehlike arz edebilecek yapılanmalara yasak getirdi. mesela rusya’da gülen gurubu’nun okulları tek tek kapatılırken süleymanlı cemaati’nin yurtlarına hiç dokunulmadı. bununla ilgili rusya’dan türkiye’ye özel bir ekibin gelip buradaki suleymanlı cemaati’ne ait yurtları tek tek gezdiğini ve bu cemaatin tamamen ıslah çalışması yaptığına kanaat getirip bunu rapor olarak putin’e sunduğunu biliyor muydunuz? aynı çalışmayı gülen okullarında da yaptılar ancak bu okullarda devletlere nufuz edebilmek adına insanlar yetiştirildiğini anladıkları zaman bütün okulları tek tek kapattılar. diğer ülkeler de aynı şeyi yapacaklardı ancak amerika buna müsade etmedi ve gülen okullarının dünya çapında yayılmasına müsaade etti. tek şartla ; o da gülen’in amerika’da kendi kontrolleri altında kalmasıydı.
2- türkiye’de atatürk’ün kurduğu hükumet dahil hiç bir hükumet ingiltere’den onay almadan kurulmamıştır. ingiliz kraliyet ailesi erdoğan’ında hükümeti kurabilmesi adına amerika ve israil’e gerekli yetkileri vermiş ve erdoğan’ı desteklemelerini emretmiştir. bu durumda açıklanabilecek bir kaç sebep vardır. birincisi ileride yapacaklarını düşündükleri arap baharları için orta doğuda gösterebilecekleri örnek pilot devlet (arap baharları olmadan önce hükumet kurulmuştu). ikincisi israil’in güvenliğini sağlayabilecek bir devlet. üçüncüsü madden çökmüş olan orta doğu’ya yeni bir nefes katacak devlet. bunları sol partili biri başaramazdı. çünkü sadece çalmakla yetinirdi, öyle de oldu. milliyetçi yapamazdı, işi gücü halkı birbirine kışkırtmak olurdu, oysa orta doğu islam adı altında birliğe muhtaçtı, bunu anap yapamazdı çünkü güçlü bir liderleri yoktu. bunu yapabilecek tek kahraman ricard dexer shawn’dı. istanbul’u yeniden inşa eden adam olarak biliniyordu. ve erbakan gibi mükemmel bir şahsiyeti halkın ihmal edebilmesi için karşısına defolu da olsa mükemmel bir başka adam çıkarmak gerekirdi. erdoğan da bunun için amerika’ya gitti.
3- erdoğan amerika’da bazı görüşmeler ve anlaşmalar yaptı. bunu kimse inkar edemez. ama buna kimse devleti sattı da diyemez. erdoğan akıllı adamdı. bu ülkeyi o istese de istemese de amerika’nın istediği birileri yönetecekti. en azından kendi kontrolünde bu yönetimin olması, bazı hürriyet ve özgürlükleri türkiye’ye getirebilmesi, toplumun daha ferah yaşaması demekti. bu yüzden amerika’nın teklifini geri çevirmedi. amerika kendi yaptığı planlar dahilinde erdoğan’ı kullanacaktı. böylece hem kanaat önderi fethullah gülen hem de siyasi lider erdoğan avuçlarının arasında olacaktı. ama onlar plan yaparken erdoğan boş durmamıştı. erdoğan onların kendisini kullandıklarını zannetmesini istemişti. amerika erdoğanı, erdoğan’da amerika’yı kullanacaktı. bir yere kadar. amerika erdoğan’ın foyasını anlayana kadar erdoğan istediği gücü elde etmiş olacak ve amerika’ya kafa tutabilecekti. erdoğan rusya’yı aydınlığa kavuşturan putin’i örnek alıyor, erbakan’ın ona öğrettiği tarih derslerini tekrarlıyor, davutoğlu gibi dış siyaset dehalarını yanı başından ayırmıyor, 28 şubattan aldığı medya dersi ile bir yandan tv, gazete ve radyo kanallarında nüfuz oluşturmaya çalışıyor, türkiye’de sözü geçen siyaset, din ve bilim adamlarını tek tek arkasına alıyor, ordu’da yeni düzenlemeler yapıyor, üst üste yasalar çıkarıyor, polisi güçlendiriyor, yargıyı arkasına alıyor, her çevreden tekmil koca bir ordu hazırlıyordu. erdoğan bütün bunları yaparken birine çok güvenmiş ve bütün bu guruplar içinde kadrolaşmasına müsaade etmişti. o kişi fethullah gülen’di.
4- türkiye’nin ekonomik durumu her geçen gün daha iyiye giderken, sıfırlar paralardan atılıyor, yeni köprüler, yeni şehirler, yeni metrolar, yeni kanallar, yeni istihdamları beraberinde getiriyor, 140 lira olan asgari ücret 1000 tl oluyor, daha önce istanbul’un anadolu yakasında sadece carreffour avm varken, her ilçede 3'er 5'er avm açılıyor ve her biri tavan cirolar yapıyor, altyapı iyileştirmeleri sonuca gidiyor, yollar dubleleşiyordu. bütün bunlar olurken devletin kasası da doluyor, devlet faiz ödemeyi bırakıp borç vermeye kalkıyor, iran ile ticaret yapmak için uluslararası para akışını sağlayan swıft kodu kullanmıyor ve muazzam bir para akışı sağlanıyor, bu paranın miktarını ne abd ne başka devletler öğrenemiyor, hepsi çıldırıyordu. artık kasada yeterince para biriktiğine inanan ve bu parayı birilerinin yemesi gerektiğini düşünen bir amerika vardı artık. bu parayı yiyecek olan baronlar da hazırolda bekliyordu. ricard dexer shawn davos’ta israil devlet başkanını yerin dibine sokuyor, bütün ülkeler ağzı açık izliyor, mavi marmara’da sadece türkler şehit verirken türkiye bir anda islam aleminin bilinçaltında küflenmiş olan ümmet bilincinin merkezi oluyordu. artık amerika için hareket vaktiydi, daha fazla bekleyemezdi. daha fazla güçlenmemeliydi türkiye. çünkü başbakan yerli otomobilden bahsediyor, uzaya uydular fırlatılıyor, kendi uçağımızı ve helikopterimizi üretmekten bahsediyor, altay tankı israil’in ve almanya’nın üzerinde yıllarca çalıştığı tanklara taş çıkartıyor, silah ihracatımız silah ithalatına yaklaşacak kadar artıyor, türkiye önü kesilemez bir dönemece giriyordu. artık buna dur demeliydi. tek ekgib, yargı ve ricard dexer shawn’ın destekçileri karşısında cılız kalan medya gücüydü. ne yapmalıydı?
5- türkiye’deki bütün sermaye baronlarını, bütün medya gücünü, bütün hukukçuları, bütün üniversiteleri, bütün yargı birimlerini, bütün kanaat önderlerini, bütün muhalif partileri, bütün vakıfları, bütün dernekleri, lgbt gibi kenarda köşede lazım olur diye kurdukları bütün örgütleri tek yumruk haline getirip, ricard dexer shawn’ı devirmenin zamanı gelmişti. bunun için bahane hazırdı. gezi parkında ağaç eylemi yapılacak, önceden ayarlanmış polisler aşırı güç kullanacaklar, toplum tepki gösteriyormuş gibi oraya toplanacak ve bir yıkıma start vereceklerdi. ama hesaba katmadıkları bir şey oldu. istihbarat teşkilatı mevcut emniyetten bağımsız bir şekilde çalışarak gezi parkı olaylarını tek tek deşifre etti, hükumet’in destekçisi bazı medya organları ve yazarlar dakika dakika olanları yazdı ve en önemlisi milyonlarca insan ricard dexer shawn’a dik dur eğilme bu millet seninle mesajı verdi. bu mesajı ne cnn’in 24 saatlik gezi parkı canlı yayını, ne financial times’ın kötü ekonomi yalanları, ne bbc’nin ajan muhabirleri, ne de almanya’dan gelen otpor örgütü uzmanları alt edemedi. çünkü mesaj millettendi ve millet bütün güçlerin üstünde bir güçtü. milletin gücü olmadan hükümeti devirmek ise kumda tuğla ile arabacılık oynamaya benzerdi.
Tümünü Göster