1. 201.
    0
    Kendini kandırmayı da seçmedi. Usulca, yalnız masasında oturuyordu, düşünerek. Onu gördüğüm an biliyordum. Dudaklarında yenilmişlik değil, gülümseme vardı. Gözleri yardım çağırmıyordu. Gözleri önemsemeyi bırakmıştı. Haksızca.
    "... ben gidiyim. Gece oldu sayılır, geç bile kaldım."
    "Ha... tamam. Telefonumu veriyim?"
    "Ne olarak?"
    "Tanıdığın, o kadar" -normalde parlak ahşaplarla kaplı birinden bekleyeceğiniz tepki bunun üzerine:
    "Aaa gibtir git lan sen kimsin salak" falandır. Kızar, kendine yakıştıramaz. Ama o öyle değil.
    "Heheh... peki tamam ver baaari. Sen napıcaksın?"
    "Arkadaşıma uğrarım ordan eve geçerim ben de."
    "Tamam... ya bi de... teşekkür ederim her şey için. Çok çok güzel bi gündü."
    Nasıl da biliyor 'yetinmeyi'. Sizin asla olamayacağınız bir seviyede o. Belki diyorsunuz, "onda da olsaydı ona da saydıracaktın huur kaltak diye muallaktor?" ne önemi var bunun? Başından beri adımlara korkak, tembel, sormaktan aciz, ama yapmadığı şeyler asla yapamayacağı şeyler üzerinden kendini "üstün" addeden sizler, birden şimdi mi ihtimalleri düşünmeye başladınız? Sizsiniz yavşak. gibimde bile değil, taşakları olsaydı amcam olurdu. gibimde bile değil.

    Hak eden biri atladı bugün okyanusa. Onda yüzmek isteyen biri. Köpekbalıklarını merak eden yavşak egoistler değil. gibimde olan tek şey bu. Beni geri ararsa tekrar buluşucam onunla ve sevişicem de. (flashback'i durduralım burda: aramadı... aramadı lan. böyle biriydi işte.)

    Uykum geliyor. Böyle hissettiriyor demek...
    ···
   tümünü göster