1. 1.
    -1
    66. WHITE HEAT (Yön: RAOUL WALSH, 1949)

    gangster filmlerine özel bir muhabbet beslediğiniz halde bu filmi görmemiş olabilir misiniz? white heat… bal gibi de olabilirsiniz zira çoook eski bir film! ama biliyor musunuz ki türün en dev, en soluk kesici örneklerinden biri! ve siz ömrühayatınızda james cagney gibi bir oyuncu daha izlediniz mi? ben başka bir şey söylemiyorum…

    67. SUMMER LOVERS (Yön: RANDAL KLEISER, 1982)

    listenin 67. ve buraya kadarki en hafif filmini önereceğim müsaadenizle. summer lovers… grease’in yönetmeni randal kleiser arada brooke shields’lı mavi göl’ü çekip, benim bomba gözüyle baktığım bu filmi yapar… santorini’nin santorini olduğu zamandan, mutlu sonla biten (evet, evet, mutlu sonla!!!) masalsı bir üçlü aşk hikayesi… dünyanın en güzel üç insanı olarak peter gallagher, daryl hannah ve birkaç yıl sonra ölen (( valerie quennessen başrollerde! vasat fakat alabildiğine zevkli bi yönetmen olan kleiser’den ağzınız kulaklarınıza vararak izleyeceğiniz, dev bir eğlencelik!

    68. GIU LA TESTA (Yön: SERGIO LEONE, 1971)

    7. sanatın gerçek sihirbazlarından sergio leone’den film izlemenin ötesinde bir deneyim. giu la testa… üçleme ve once upon a time’ları aratmayan bu dev film, mizahı, dramı, gerilimi ve aksiyonuyla kim olduğunuzu unutturacak… coburn ve steiger elinizden tutacak, iki buçuk saatlik epik maceranın kahramanlarından olup, mekgiba devrimini tadacaksınız!

    69. LEOLO (Yön: JEAN-CLAUDE LAUZON, 1992)

    henüz bulmuşken kaybettiğimiz jean-claude lauzon’un sinemaya unutulmaz, eşsiz, biricik armağanı, leolo… film 12 yaşındaki bi çocuğun gözünden anlatılır. kendi paralel evrenini yaratmış, hayatı baştan başa bi oyun gibi idrak eden. imgeler, sesler ve sözcükler öyle dahiyane kurgulanmış, duygular öyle harmanlanmış ki işte sinemanın gücü dedirtiyor leolo… leolo daha önce izlediğiniz hiçbir şeye benzemeyen filmlerden biri ve siz de benim gibi yıllarca yad edeceksiniz sahnelerini.

    70. ONE FROM THE HEART (Yön: FRANCIS FORD COPPOLA, 1982)

    coppola’nın az bilinen işlerinden; tadı retinanızda kalacak müzikal aşk hikayesi. one from the heart… beş yılın sonunda yorgun düşmüş harika bir çift ayrılmaya kalkar. adamın da, kadının da karşılarına rüya gibi adaylar çıkar! eğlenceli, bi o kadar da duygusal serüven başlar. aşkın karşısına tutkuyu koyup kafa kafaya çarpıştırıyor one from the heart. teri garr ve frederic forrest’a, raul julia ve nastassja kinski eşlik ediyor ki daha iyi bir dörtlü tahayyül edemiyorum! tamamı dekorda çekilen bu film, tom waits’in de emsalsiz katkısıyla, son 30 yılın en önemli müzikallerinden biri kabaca…

    71. RED RIVER (Yön: HOWARD HAWKS, 1948)

    the big sleep’i henüz yapmış, formunun zirvesinde bir howard hawks’tan destansı bir western. red river: sinemanın en büyük anlatıcılarından hawks, binlerce sığırı teksas’tan missouri’ye taşırken tastamam aksiyon dersi verecek… gencecik montgomery clift ve türün bir numaralı yıldızı john wayne’le unutulmaz bir baba-oğul çatışması anlatacak… benim için sinema western’dir. western de red river’dır! hepinize iyi sabahlar…

    72. THE HEIRESS (Yön: WILLIAM WYLER, 1949)

    yaşlı teyzeler gibi cıkcık’layarak, sağ elinizin tersini sol elinize vurarak izleyeceğiniz, the heiress… klagib sinemanın en mahir anlatıcılarından william wyler, sayısız kez taklit edilecek öyküsüyle romantik dramı tarif ediyor. olivia de havilland ve montgomery clift, gelmiş geçmiş tüm aşk hikayelerinin belki en sinir bozucusuna beden veriyorlar… henry james’in washington square’inden hareket eden film, enfes karakter çalışmasıyla aşkı bir metcezir olarak resmediyor..

    73. BIJITA Q (Yön: TAKASHI MIIKE, 2001)

    abartı konusunda eline kimsenin su dökemeyeceği takashi miike’den yok artık dedirten bir film. bijita q… zıvanadan çıkmış, içestin ve sapıkça tabir edilen sayısız olgunun dibine vurmuş bi aile. aileyi hizaya getirecek bi misafir. miike’nin, toplumun yapı taşı aile kurumundan giderek japon halkının ahlaki çöküşüne meşrebince getirdiği ekstrem yorum! grafik olarak karşınıza gelecek bazı imajların şoke edici şeyler olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

    74. LA PISCINE (Yön: JACQUES DERAY, 1969)

    dört fevkalbeşer varlık; delon, schneider, ronet, birkin ve tarihin en erotik suç filmi! la piscine…

    75. BEAT STREET (Yön: STAN LATHAN, 1984)

    rap’in masumiyet çağından, break dance, mc ve graffiti filmleri furyasından ilk izlenecek film: beat street… battle sahneleriyle, müzikleriyle, all star kadrosuyla ve duygusuyla gelmiş geçmiş en iyi break dance filmi!

    76. LAURA (Yön: OTTO PREMINGER, 1944)

    noir klagibleri içinde değeri zaman içinde anlaşılan, daha da anlaşılacak olan bir çeşit zirve; laura… gene tierney’i tanımayanınız varsa laura’yı izlerken yok artık! diyecek, benden söylemesi…

    77. LOCAL HERO (Yön: BILL FORSYTH, 1983)

    komedi dram türündeki bu kendi halinde, küçücük film, iki saatliğine her şeyi unutturacak; local hero… peter riegert ve burt lancaster’lı local hero, masalsı iskoçya dekoruyla bile ruhunuzda aurora borealis etkisi yaratacak…

    78. TONY MANERO (Yön: PABLO LARRAIN, 2008)

    tartışmasız, yakın dönemin en sert, en sarsıcı filmlerinden. karın boşluğuna yumruk misali! tony manero… şilili pablo larrain’in bi anda bütün dikkatleri üzerine çektiği tony manero, asla ve kat’a herkese göre bi film değil tabii!

    79. LAST NIGHT (Yön: DON MCKELLAR, 1998)

    altı saat sonra dünya yok olacak, yapacak da bi şey yok! koyver gitsin yani! last night… oyuncu-yönetmen don mckellar, romantik komediden bilimkurguya sayısız türü melezliyor, harikulade bir fantaziye imza atıyor.

    80. IN A LONELY PLACE (Yön: NICHOLAS RAY, 1950)

    godard’ın sinemanın ta kendisi diye bahsettiği nicholas ray’den noir’a sihirli rötuş. in a lonely place… bogart’ın son lahzaya dek gizemini koruyan senaristle yine harikalar yarattığı film izleyeni entrikaya ortak ediyor bildiğin.

    81. FOUR LIONS (Yön: CHRISTOPHER MORRIS, 2010)

    teröre ince bi zekayla yaklaşan ve her türlü yabancılaştırmaya başvuran enfes kara komedi; four lions…
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster