1. 126.
    0
    Evi oldukça düzgün. Yeni üniversiteye başlamış hevesli ergen evi değil. Saçma sapan plakalar trafik işaretleri gibisinden ergence şeyler yok duvarlarda. Oldukça sade, toplu.

    "içicek bişeyler ister misin?"
    "Bira var mı?"
    "Bi tane vardı getireyim."
    "iki bardak da getir o zaman, paylaşalım."

    O içeri geçmişken keki ve mumu çıkartıyorum. Üzerine takıp mumu yakıyorum.
    "O ne ya neyi kutluyoruz?"
    "Bugün benim doğum günüm."
    "Aaaanaa söyleseydin ya önceden" Gülümseyerek karşılık veriyorum. Bunun kutlanası bir gün olmadığını biliyorum. Bu yalnızca "hatırlanası" bir gün. Yanıma geliyor, bir öpücük konduruyor kırk yıllık sevgilimmişcesine.
    "iyi ki doğdun bebek o zaman"
    "Hahah... sağol."
    "Ee kaç yaşında oldun sen şimdi?"
    "Hmm aslında zor bi soru"
    "Genç gösteren 40 falan değilsin dimi??"
    "Hah yok yok... Bugün doğdum ben. Hayata gözümü açışım için bunlar."
    "Hııı o zaman yavaştan korkmalı mıyım senden?" Yavaştan? Çok geç kaldın bebeğim. Cehenneme girip günah işlemekten korkmak gibi bir şey bu.
    "Artık çok geç... tuzağıma düştün. Artık yapabileceğin hiçbir şey yok."
    "Heheh... sen değişik bi adamsın hakikaten."
    "Sen de değişik bir kadınsın." Bir kıza göre pek de ufak sayılmayacak ellerinden tutup kendime çekiyorum. Öpüşüyoruz. Bir elim başının arkasında. Bu anda dahi kendimi kaybetmeyeceğim, kontrol bende. Ben başımı çevirdiğimde öpüştüğümüz açı değişecek, ben dilimi kullandığımda kullanacaksın. Ama kıyafetler konusunda biraz fazla acelecisin. Neyse, buna da dominantlık taslayacak halim yok. Sonuçta gay değilim.
    ···
   tümünü göster