1. 1.
    0
    Tutuklamalar her zaman gece yapılırdı. Uykudan, ansızın sarsılarak uyanma, omzunuzu dürten kaba bir el, gözlerinize tutulan ışık, yatağınızın çevresinde katı yüzlerden bir halka. Olayların büyük çoğunluğunda, yargılama olmaz, tutuklama gerekçesi gösterilmezdi. insanlar geceleri ortadan kayboluverirlerdi, o kadar.
    Düşünceleri yine çiftdüşün dünyasının karanlık dehlizlerine kaydı. Bilmek ve bilmemek, gerçeği görmenize karşı özenle hazırlanmış yalanları söylemek, birbirine karşıt iki kavrama, birbirleriyle çeliştiklerini bile bile inanmak, mantığa karşı mantık kullanmak, ahlaka bağlılığı ileri sürerken onu yadsımak, demokrasinin olanaksız olduğuna inanırken, Partiyi demokrasinin koruyucusu olarak görmek, herhangi bir şeyi, gerektiğinde unutmak, hepsinden önemlisi, bu işlemi, işlemin kendisine de uygulamak. Asıl incelik şuradaydı: Bilinçli bir şekilde bilinci yok etmek, sonra, yeniden bu bilinçli hareketi unutmak.
    Bilinçleninceye dek başkaldırmayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler.
    Partinin ulaşmaya çalıştığı ülkü, pırıl pırıl, korkunç, kocaman bir şeydi: Dehşet saçan silahlar, korkunç makinelerle kurulmuş bir çelik ve beton dünyası ve hepsi tam bir birliktelik içinde ilerleyen, aynı şeyleri düşünen, aynı sloganları atan, hiç durmaksızın çalışan, savaşan, yenen, zulmeden, aynı yüzü taşıyan tam üç yüz milyon insan.
    ''Buna karşın haklı olan oydu, öbürleri yanılıyordu.
    Aptalca da olsa ortadaki gerçek savunulmalıydı. Somut dünya yaşıyordu ve yasaları değişmezdi."
    ···
   tümünü göster