1. 1.
    0
    Telepati

    DDA, başka insanlarda bazen bir ihtiyaç karşılar. 1935’te Riga’da bir Profesör olan Ferdinand von Neureiter, Lituanyalı, doğuştan özürlü sekiz yaşında bir çocuk hakkında bir kitap yayınlamıştı. Bu çocuğun iki yaşındayken kelime hazinesi sadece iki sözcükten oluşuyordu. Öğretmeninin ifadesine göre, çocuğun okuma becerisi yoktu, fakat bu arada çok ilginç bir şey keşfetmişti: Kendisine bir okuma parçası okunduğu zaman, çocuk (Ilga K.), hiç takılmadan tüm parçayı olduğu gibi tekrarlıyordu. Okuma parçası ilga’nın hiç duymadığı bir yabancı dilde olsa bile fark etmiyordu. ilganın matematik yeteneği de yoktu, fakat öğretmeni bir problemin çözümünü kafadan yaptığı zaman, sonucu bulabiliyordu.
    Bunu işiten Prof. Neureiter, Riga Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıyla birlikte bir dizi çalışmaya girişti. Testler bazen çocuğun evinde, bazen de Riga Üniversitesi’nde yapılıyordu. Bu denemelerde verici, ilga ile odaya konmadı. Bu şekilde çocuğun dudak hareketlerinden hareketle sonuca varma olasılığı da ortadan kaldırmış oluyordu. Testlerin birisinde, Prof. Neureiter’ın meslektaşlarından Prof. Amsler bir kelimeler ve sayılar listesi hazırlayarak ilga’nın annesine verdi: Ger, til, fil, 123, 213, 212. Öteki odada ilga, yanında bulunan Prof. Neurieter’e bu listeyi olduğu gibi aktarıvermişti. Parapgiboloji için bile çok acayip sayılabilecek bu denemelerden başka birinde, hedef rakam 12 idi, fakat küçük ilga bunu 42 olarak algılamıştı. Denemeden sonra yapılan inceleme sonunda anlaşıldı ki, verici olan annesi yanlışlıkla 12’yi 42 sanmış ve o şekilde yollamıştı. Buradan da, ilga’nın yeteneğinin esasen telepati olduğu anlaşılmış oldu.
    ilga ile yapılan bu testlerden, DDA’nın geneli için aydınlatıcı sonuçlar çıkarılmıştır. Bunların bir kısmını Prof. Neureiter’in notlarından okuyoruz:
    “Vericinin yerini ben aldım ve 9 ile 2 rakamlarını çocuğa göndermeye çalıştım. Bunlardan sonra Lituanya dilinde bir cümleyi (Mate Goya uz leti) denedim. Elimden geldiğince yoğun bir şekilde konsantre olmaya çalışıyordum. Fakat çocukta hiç bir tepki yoktu. Hayal kırıklığına uğramış vaziyette çalışmaya son vereceğim anda, Lituanya dilindeki bir şiirde ‘Brute’ (yani ‘bride’) sözcüğü gözüme ilişti. Bu sözcüğü görür görmez yan odada bulunan çocuktan ilk tepki geldi ve sözcüğü söyleyiverdi. Besbelli ki, telepatik yayın için en iyisi böyle yapmaktı”
    ilga’nın DDA okumasıyla ilgili olarak daha ilginç durum, bir okuma parçasını seslendirmesiydi. Parça hangi dilde olursa olsun, annesi tarafından bir kez okunması yeterliydi. Fakat birçok denemede ilga’nın bu algılamasını dudak hareketlerinden ya da fısıldamadan yaptığı sanılmıştı.
    Pgibolojik denemeler, ilga’nın zeka yaşının 42 olduğunu, kelimeleri okuyamadığını, fakat harfleri tek tek tanıdığını meydana çıkarmıştır. Çocuk, önünde duran yazılmış bir metni aynen kopya ederek yazabiliyor, fakat okuyamıyordu. Yazdığını da okuyamıyordu. Tüm bu belirtiler, ister istemez insanı, nörolojik bir araz olarak kabul edilen “kelime körlüğü” ya da “alexi” denilen rahatsızlığın teşhisine zütürüyordu. Besbelli ki, ilga bu arazı yenmek için DDA’yı adeta koltuk değneği olarak geliştirmişti.

    “Parapgiboloji – Duyular Dışı iletişim, D. Scott Rogo” Ruh ve Madde Yayınları
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster