0
CLARA’NIN ZiYARETi
Bazen düşünüyorum da kendi kendime, telepatik gücüm olduğuna gerçekten inanıyorum. Çünkü ne zaman uzun süre ve ısrarlı bir arkadaşımı düşünsem, ondan muhakkak ya telefon ya da mektup alırım. Tüm bunların herhalde sadece bir rastlantıdan ibaret olmadığını anlamamız gerekiyor.
Yine 23 Aralık 1976 gecesine rastlayan ve tesadüf olması mümkün olmayan bir olay meydana geldi. Kocam Tom, bir gün önce stadyumda şiddetli bir kalp spazmı geçirdikten sonra kaldırıldığı Hong Kong, Quenn Mary Hastanesinin yoğun bakım servisinde yaşam savaşı verirken, kızım Tanya da neredeyse kırk dereceye varan bir ateşle yatıyordu. Aile doktorumuz, Tanya’nın grip olduğunu, merak edilecek bir şey olmadığını ve yakında iyileşeceğinden emin olduğunu söyleyerek gitti. Fakat ben korkuyordum; Tanya’nın yanına gittim ve karyolasının kenarıma iliştim. Elimi alnına koyduğumda yanıyordu. Hemen ateşini düşürmek için gidip buz aldım ve alnına koydurdum.
Bir süre sonra yorgunluktan bitkin düşerek biraz uzandım. Kocamı canlandırdım hayalimde. Bir yandan kocam, bir yandan kızım. Bana yardım etmesi için Allaha yalvardım. Daha sonra aklıma arkadaşım Clara Tellis geldi. Onun şu anda yanımda olmasını öylesine çok istiyordum ki...
iyimser bir karaktere sahip, müşfik, sevecen ve çevresine mutluluk saçan bir insandı. Ancak onun yanında içinde bulunduğum bu umutsuz ve çaresiz halden kurtulabilirdim.
Ne zaman ona ihtiyacım olsa yanımda biter, birimiz hasta olduğu zaman güzel kokulu şifalı bitkilerden hazırladığı harika çorbalar yapardı.
Clara iyi bir arkadaş, cömert ve yardımsever bir komşuydu. Kızımız doğduğundan beri sık sık ziyaretimize gelirdi. Tanya’nın vaftiz anası ve ikinci annesi gibiydi. Ona yürümeyi, şarkı söylemeyi, şiir okumayı öğretir ve zarif elbiseler dikerdi.
“Clara, korkuyorum, ne olur bana bir çare bul, eğer buradaysan.” diye yavaşça fısıldandım, uykulu bir halde.
Bir an başımı arkaya doğru çevirirken, yüzümde nazik bir dokunuş hissettim. içimi bir huzur kapladı. Üzülme Helena, dedi bir ses, her şey yoluna girecek.
Clara yatağımın yanında ayakta duruyor, müşfik ve yatıştırıcı sesiyle konuşuyordu.
“Clara! Beni çok sevindirdin.” diye yüksek sesle bağırdım. Elimi uzatarak elini tutmak istedim, fakat ona dokunamadım. Elinin bulunduğu yer bomboştu. “ Clara, gerçekten sen misin? diye sordum, fakat cevap alamadım.
Yataktan kalktım, kısa bir süre düşündükten sonra, rüya görüyorum herhalde dedim, inanamıyordum.
Daha sonra Clara’yı tekrar gördüm. Tanya’nın üzerinde uçarak dolaşıyordu.
“Clara!” diye seslendim tekrar (kalbim hızla çarpıyordu). “içeriye nasıl girdin?”
Hiçbir şey söylemedi, sadece gülümsedi.
”Clara, bekle! Hemen gitme!” diye yalvardım. Kısa bir süre sonra durdum. Bu mümkün değildi, Clara bizim odamızda olamazdı, çünkü o an-sızın gelen bir felç neticesinde üç sene önce ölmüştü.
Kalp atışlarım yine hızlanmaya başladı. Yataktan dışarıya fırlayıp kızımın yanına gittim. Elimi alnına koyduğumda ateşinin tamamen düştüğünü gördüm. Tatlı ve derin bir uykudaydı.
içimi derin bir huzur kapladı. Clara her şeyin yoluna gireceğine dair söz vermişti. Tomu yeniden kazandığımız zaman da her şey gerçekten yoluna girdi.
(FATEden Çev.: Mehmet ÖNCÜ)
Ruh ve Madde Dergisi
Tümünü Göster