+2
-1
*
Şimdi gelelim cahillikten veya art niyetli kişilerin bir iddiasına:
Türkler Kılıçla Müslüman Olmuştur Yalanı:
Tarihte hep şunlar anlatılır: Kuteybe isimli Arap Komutan, Asya'ya sefer düzenlemiş ve Türkler ile savaşmış , Türkleri kılıç zoruyla Müslüman yapmıştır yalanına.
Yukarıda anlattığımız konular araştırılırsa, Türklerin zaten var olduklarından beri Tek Allah inancına sahip oldukları görülecektir.
Ama biz bir de Kur'an-ı Kerim'den delil verelim. Müslüman, mücahit Kuteybe, eğer gerçekten Türkleri zorla, kılıçla Müslüman yaptıysa, bu iddiayı dillendirenler şunu düşünmezler mi:
Kur'an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır, Kaf Suresi 45. Ayet: "SEN ONLARA KARŞI BiR ZORBA DEĞiLSiN.O HALDE SEN BENiM UYARIMDAN KORKAN KiMSELERE KUR'AN iLE ÖĞÜT VER…."
(Şimdi iddia sahiplerine şunu soruyoruz: Kuteybe; Zorla, kılıçla böyle bir fiil yaptıysa, ilâhi Kelâm'ın mesajı itibarıyla zorba değil midir?)
Gaşiye Suresi 22. Ayet: "SEN ONLARIN ÜZERiNDE ZORBA DEĞiLSiN, ZORLAYICI DEĞiLSiN,ZOR KULLANACAK DEĞiLSiN."
Bakara Suresi 256. Ayet : " DiNDE ZORLAMA YOKTUR. "
Fetih Suresi 4. Ayet: "iMANLARI ARTSIN DiYE GÜVEN VE HAYIR VEREN O'DUR."
Şimdi anlatmak istediğimiz, Kur'an-ı Kerim'in buna benzer birçok mesajını Kuteybe bilmiyor muydu? Yoksa görmezden mi geldi? iddia sahipleri bir daha düşünsünler. Eğer durum iddia sahiplerinin dediği gibiyse bu çok vahim bir durumdur. Kuteybe'nin bırakın mücahit olmasını, Müslümanlığı bile tartışılır.
Şimdi gelelim başka bir konuya; islâm Dinini, islâm Dünyası'nı Araplar ideolojik olarak sahiplenme gibi bir misyon benimsemişlerdir. Tabi bunun alt yapısını hazırlayanlar bellidir. (Şeytaniler, Yahudiler…)
Oysa islâm Dini alemlere rahmettir. ins'e ve Cin'se gelmiştir, hiçbir ayrım yapmadan. Bu konuyu fazla deşifre etmeyeceğiz. Arifler bilir…
Şimdi mânâ sırlarından bir ifşa:
Bu öyle bir sır ki, aynı zamanda suret aleminden de bir delil sunacağız. Önce bilinen meşhur bir vâkıa'yı anlatalım:
Peygamberimiz Hz.muhafazid (SAV) Mekke'yi feth etmiş, o gün Kâbe'deki putları kırmış ve Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini istemiştir.
Kâbe'nin anahtarları, o an içim müşrik olan, Osman Bin Talhâ'dadır. Mekke'nin fethî 11 Ocak 630 tarihidir. Bu tarihle ilgili sırrı ifşa etmeyeceğiz. Belki ilerde inşallah…
Yine bir not yukarıdaki yazıya atfen: Peygamberimiz Hz.muhafazid (SAV) Mekke'yi feth ettiğinde; uyuyanı uyandırmamış, ağaç kestirmemiş, kapıları zorlatmamış, çoluk çocuğa dokundurtmamış kısacası zorbalık yaptırmamıştır. Zorla kimseyi Müslüman yapmamıştır. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle "Sen tebliğ et" emrini uygulamıştır. Allah'ın emri dışında hareket etmemiştir.
islâm dini : "Ey insanlar!" hitabıyla tüm insanlığa davet dinidir.
Şimdi tekrar konumuza dönelim:
Peygamber Efendimiz (SAV) Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini ister. Bu görevi bilindiği gibi Hz. Ali'ye verir.
Dikkat buyurun lütfen. Peygamber Efendimiz (SAV) Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini EMREDiYOR! Anahtarların Hz. Ali tarafından getirilmesini EMREDiYOR!
Hz.Ali emir üzerine gider, Osman Bin Talhâ'yı bulur. Anahtarları ister. Osman Bin Talhâ anahtarları vermeyi kabul etmez. "Kâbe'nin anahtarlarının yıllardır kendi soylarında olduğunu ve Hz.muhafazid (SAV)'in peygamberliğine inanmadığını" söyler. Hz. Ali ısrar eder. Çünkü 'emri' Peygamber Efendimiz (SAV)'den almıştır. Ne pahasına olursa olsun 'emri' yerine getirmek istemektedir. Hz. Ali, Osman Bin Talhâ'nın elini sıkar, canını yakarak anahtarları zorla elinden alır. (Bu ibareye lütfen dikkat : Elini sıkarak, canını yakarak, zorla!)
Hz. Ali, anahtarları alarak, Peygamber Efendimiz (SAV)'in yanına gelir. Hz. Peygamber (SAV)'e anahtarları uzatır. Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) anahtarları Hz. Ali'den teslim alır.(Bu ibareye dikkat lütfen: Hz.Ali'nin elinden Hz.Peygamber (SAV) teslim alır.) Ve şaşılacak bir şeklide Hz.Ali'ye tekrar anahtarları Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) uzatır.( Bu ibareye dikkat: Hz.Ali'den aldığı anahtarları Peygamber Efendimiz (SAV) tekrar Hz.Ali'ye eliyle verir.) ve şöyle buyurur:
"Ali, bu anahtarları git Osman Bin Talhâ'ya teslim et" der. Hz.Ali şaşırır ve sorar:
" Ey Allah'ın Resulü (SAV), az önce emrinizle gittim, anahtarları aldım, getirdim size teslim ettim. Şimdi de emrinizle aynı şahsa anahtarları teslim etmemi emir buyurdunuz. Bunun hikmeti nedir ki?" diye sorar.
Peygamber Efendimiz (SAV) bir çok sahabenin yanında şu ibret verici sözleri söyler:
"Ya Ali, sen anahtarları yolda bana getirirken, Yüce Allah, dostum Cibril ile bana vahiy gönderdi: " EMANETi EHLiNE VERiNiZ! "
Kâbe'nin anahtarları uzun yıllardır Osman Bin Talhâ ve soyundadır. Onlar Kâbe'nin nasıl temizleneceğini, nasıl sahip çıkılacağını çok iyi bilirler. Emanetin ehilleri onlardır. Bu Allah buyruğudur: "Git ve teslim et!" (Şimdi şu ibareye dikkat lütfen: Allah buyruğudur, git ve teslim et! Yani emir Yüce Allah'tandır.)
Hz. Ali bu emir üzerine hemen geri döner ve Osman Bin Talhâ'yı bulur ve anahtarları eliyle Osman Bin Talhâ'nın eline uzatır.
Bu sefer şaşırma sırası Osman Bin Talhâ'dadır. Anahtarları alır ve sorar:
" Ya Ali, az önce anahtarları elimden zorla alan sen değil miydin? Niye geri getirdin?" der.
Hz.Ali olanları anlatır: "Bu konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (SAV)'e Ayet geldiğini, Peygamberimizin (SAV)'de anahtarları geri yolladığını" söyler.
Osman Bin Talhâ, müşrik iken bu hadise üzerine koşa koşa Peygamber Efendimiz (SAV)'in yanına varır ve Efendimizin (SAV) şahitliğinde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olur.
Şimdi olayları kısaca gözden geçirelim:
Peygamber Efendimiz (SAV), önce kendi emri ile Hz.Ali'ye; " anahtarları getir!" der.
Hz. Ali Osman Bin Talhâ'nın elinden anahtarları alır ve kendi eliyle Hz. Peygamber (SAV)'in eline verir. Sonra Allah'ın emri ile Efendimiz (SAV) eliyle anahtarları Hz. Ali'nin eline verir. Hz.Ali'de kendi eliyle tekrar Osman Bin Talhâ'nın eline anahtarları verir.
Yani Allah'ın emri olan " emaneti ehline teslim ediniz! " ayetinin "emri" yerine getirilmiş olur.
Tümünü Göster