1. 1076.
    +2
    Bir denizci eşinden,

    Bir gün daha geçti sen yine yoksun ben yine sabahlara kadar uyuyamayacağım oysa sen varken başım yastığa beş kala uykuya dalıyorum kokun olmadan uyuyamıyorum işte… Sen denizde ufuklara açılırken ben her gün kendimi biraz daha kendi zindanıma kapatıyorum sanki. Özlemek çok zor çok dayanılmaz içim acıyor sen yokken hayata geç kalıyormuşum gibi hissediyorum. Çocuklara verecek cevabim kalmıyor, kelimeler yetmiyor artık. Her gün seninle ilgili soracak bir şey buluyorlar, babasızlıklarını çok fazla sorguluyorlar artık… Herkesin babası yanında benim babam neden yok diyor. Senin baban kaptan diyorum, bize para yollamak zorunda yoksa size nasıl polis arabası, çikolata, dondurma alırım diyorum. Anne bana dondurma alma oyuncakta istemiyorum, babamı istiyorum sadece diyor. Ne söylenirdi… Ben yine ağlıyorum… Senin yerini kimse tutmuyor. Varlık içinde yokluk yaşamak gibi çocuklarımın yaşadığı, babaları var ama babasız büyüyorlar… Neden bu kadar hayata olumsuz bakıyorsun demesin hiç kimse bana ben sensiz aile ortdıbına girmekten nefret ediyorum. En basiti abim geldiğinde yiyenim koşup babam gelmiş dediğinde koşup sarıldığında çocuklarımın boynu bükülüyor, benim içim parçalanıyor ve biraz daha içlerine kapanıyorlar. Bazen gelip anneciğim babamı ara ona bir şey söylemek istiyorum diyor. Bana söyle diyorum. Hayır, erkek erkeğe konuşacağım diyor sıpa * ama senin telefonun yine çekmiyor ve sen oğlumuzun kelime haznesinin nasıl geliştiğini koca adam gibi nasıl konuştuğunu gene kaçırıyorsun… Geçen uyumadı neden yatmıyorsun dediğimde, babam gelince uyuyacağım dedi. Bu uyumamak için bahaneydi tabi ki ama yine aklında en az benim kadar sen vardın… Geçenlerde krizdim diye bana sen git gemide çalış, , babam gelsin bize baksın dedi. Peki, baban gelince ben giderim dedim. Bu kez yavrum hüngür hüngür ağlamaya başladı anneciğim gitme özür dilerim diye. Çünkü minicik kalbinde senin hasretini yaşıyor, bilmez mi ayrılığın zorluğunu. Artık 4.5 yaşında büyüdü benim ilk göz ağrım. Ama küçük paşamız henüz her şeyin farkında değil, en azından sana küsmüyor. Her telefon çalısında babamla konuşacağım diyor. Sadece evden giden herkesin arkasından ağlıyor, gitmeyin diye… Sen giderken atmışlardı ya yerlere ikisi de kendini gitme baba diye. Küçüğümüzde de ondan sonra başladı bu. Benim için çocuklarım demek nefesim demek bilirsin, nasıl anne olduğumu…iste yarım nefes alıyorum astım hastalığının manevi halini yaşıyorum…Çünkü paşalarım ekgibler benden daha fazla…bide sana yansıtamıyorum evimin direği, kıyamıyorum sana denizin ortasında kafayı yeme diye…sen bizden beter yalnızlık çekerken ben sana oğlun bunu diyor diyemiyorum….3 çocuğum var sanki avutmak zorunda olduğum.

    Bir de çevre faktörü var ”’aaaa her limanda sevgili”’ diyen evet diyorum yakışıklı adam tabi ki olacak. Laf sokmaya bile gerek duymuyorum senin bana bakarken nasıl içinin titrediğini ben biliyorum. Ama içim burkulmuyor desem yalan olur. Senden asla şüphem yok ama insanların acımasızlığına sinirleniyorum. Geçen teyzemin kocası saymadığını bırakmadı… Biz göreve giderdik 15 gün dayanamazdık, olmaz çocuklara nasıl dayanıyor, gencecik bayansın vs. ne kadar acımasızca… Sanki sen çocuklarını sevmiyorsun, beni sevmiyorsun, yanımızda olmak istemiyormuşsun gibi… Ben zaten hasretinden erimişim, çocuklarımdan bahsetmeye bile gerek yok bunu insan insana nasıl yapar. Vicdansızlar… Yoruldum laf yetiştiremiyorum insanlara… Aksam olup çocuklar uyuduğu zaman başlıyor asıl Sensizlik… Zaman iste o anlarda hiç geçmiyor. Ne tv ne bilgisayar boş… Bazen geceleri korkuyorum ama konduramıyorum kendime çünkü anneyim ben ışığı açıyorum zaten kapının önünde hep bir erkek ayakkabısı var yabancılara karşı… Bunlarda benim caydırıcı yöntemlerim. Seni coook özledim sesinden, kokundan, sevginden her şeyinden mahrumum… Sen yokken güvende değilim sanki hep bir tedirginlik korku sıkıntı. Sen varken kendimi kraliçe gibi hissediyorum. Seni çok seviyorum canimin yarısı…Gel artık dön artık!!!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster