0
“islam; Hıristiyanlık ve Musevîlik gibi ahlâkî bir dindir ve inançlarında veya uygulamalarında terör ve şantaja asla yer yoktur, islam hukuku cihadı dinî bir vazife olarak emretmişse de, ne gibi hallerde savaş açılabileceği ve savaşa son verileceği, sivillere nasıl muamele edileceği, hedef gözetmeksizin zayiat yaratan kimi silahların kullanılmayacağı gibi, savaşın idaresi hususundaki meseleleri en ince ayrıntısına dek belirlemiştir.”
ismaililer görünüşte islami bir yapıya sahipken, islam öncesi birçok öğretilere sahiplenmekteydiler. Halife ismail soyundan gelen Fatımiler farklı dinlere tolerans, sosyal adalet ve ilime önem verirlerdi. ismaili Haşişiler Batıni gizli öğretilerini aşama aşama aktaran dokuz dereceli bir tarikattı. Üst derecelerde radikal heterdoks inançlar verildiği saptanmıştı (daha fazla bilgi için Hermetics sitesinde Haşililer bakınız). Cihangir Gener’in Ezoterik Batıni Doktrinler Tarihi’nde aşağıda yazdıkları Haşişilerin radikal fikirler hakkında biraz fikir verebilir bakınız (ismaililik ve Templiyerler):
“M.S. 874'den, 1256'ya kadar orta doğuda ismaililer son derece etkin olmuşlardı. Güçleri o denli artmıştı ki, 1164 yılında, ismaili imamı 2. Hasan, Ramazan ayının ortasında şeriatı kaldırdığını açıklamıştı. Oruç tutmanın yanısıra, namaz kılma ve diğer ibadet zorunluluklarının da kalktığını duyurmuştu. Oğlu, imam 2. muhafazid de onun sistemini devam ettirdi. islam dininin öngördüğü zorunlu ibadetlere ancak, Selçuklu yönetiminin, Bağdat hilafeti üzerindeki ismaili baskısını kaldırması ile geçilebildi.”
Yine son zamanlarda işlenen bazı görüşe göre Hacı Bektaş Veli bir dai idi (bakınız Hacı Bektaş Veli Bir Batıni Dai'syidi) ve ayrıca batıda mevcut çoğu gizli cemiyetlerin Haşişilerden esinlendiği düşünülmektedir. Templiyerlerin Haşişilerden ne derece etkilendiği bilinmemektedir, ama bir etki olduğu kesin. Ayrıca günümüzde Michael Baigent ve Richard Leigh’in Tapınak Şövalyeleri – Mabet ve Loca gibi kitaplar Masonluğun kökeni bazı iddialara göre duvarcı loncalarda değil, Templiyer tarikatında bulunduğunu kanıtlamaktadır. Diğer bir ismaili cemiyet olan Saflık Kardeşleri veya ihvan-üs Safâ’nın Batıda Gül Haç’ın kaynağı olduğuna dair bir görüş de var (bakınız Gül Haç Örgütünün islami Menşei). Cihangir Gener’e göre (Ezoterik Batıni Doktrinler Tarihi):
“Hugs De Payens ve diğer Şövalyeler, davet üzerine, Hasan Sabbah'ı Alamut kalesinde ziyaret ettiler. Burada Sabbah'ın kurduğu sistemi gözleriyle gören Şövalyeler, örgüt ve Batıni doktrin hakkında da ilk ağızdan bilgiler aldılar. Kudüs'e geldikleri sırada Katolik inancın en önde gelen savunucuları arasında yer alan Templiyerler, Hasan Sabbah ve Dailerini tanıdıktan, ismaili öğretisini derinlemesine inceledikten sonra, Katolik inanç tarzından giderek uzaklaşırlar ve akılcılığı ön plana çıkaran Ezoterik doktrine bağlandılar. Templiyer'lerdeki bu inanç değişikliği, kurdukları güçlü örgüt sayesinde tüm Avrupa'ya yayılırken, Katolik kilisesinin de giderek zayıflamasına yol açtı. ismaililerle ilişkileri Templiyerler'in tüm felsefesini değiştirmişti ancak bu ilişki, örgütün sonunu getiren suçlamayı da bünyesinde barındırdı. Templiyerleri yok etmek için bahane ararken Papalık, tarikatı "Müslümanlarla ilişki kurmak ve hatta Müslümanlaşmakla" suçladı.”
S. Ameer Ali’ye göre “Avrupa'da dinsel ya da din dışı, tüm gizli örgütlerin oluşmasına yol açan temel kavramlar Haçlılar tarafından ismaili'lerden alınmıştır. Tampliye ve Hospitalye şövalyeleri, Loyola tarafından kurulan Cizvit'ler gibi örgütlerin tümü davalarına kendilerini adayış biçimleri günümüzde asla görülemeyen özveri sahibi kişilerden oluşmuştur. Haşin Dominiken'ler, ılımlı Fransisken'ler ve tüm kardeşlik örgütleri, ya Kahire'ye ya da Alamut'a ulaşacak biçimde geriye bağlanabilirler. Özellikle Tapınakçı Şövalyeleri, Büyük Üstad'ları, Prior'ları, dinsel adanmışlıkları ve hiyerarşik yapıları ile Doğu'daki ismaili'lerle en güçlü benzeşmeyi gösterirler.”
1256 yılında Haran’ı yıkan, Bağdat’tı bir kül yığına döndüren, bir tek canlı bırakmayan Hülago han Haşişileri de silip süpürdü.
Tümünü Göster