seftali

beyler sabah herzamanki gibi kalktım duşumu aldım kahvaltımı yaptım çıktım evden okula gitmek için.

yolda sabah sabah demeyip şıkır şıkır çıkan hatunlar fink atıyordu. ilk önce siyah taytlı kısa tişörtlü bi kız denk geldi. parlayan güneş içindeki iç çamaşırını ten rengini belli ediyordu ulan şimdi gidip arkadan zart diye avuçlayıp bi şirinlik mi yapsam derken, hemen yanından geçip diğer sokağa giden yırtık kot pantolonlu bi amlı dikkatimi çekti. onun peşine takıldım. kotunun yırtık olan arka kısmından zütüyle bacaklarının birleştiği kesim belli oluyordu. adım attıkça bir güvercin gibi titriyor sanki beni davet ediyordu. işaret parmağımı sokup kendime doğru çekesim geldi. o buğday tenli hatunun yanından ters istikamete düşük bel pantolonlu bi kız geçti. üzerinden tangası çıkmış muhtemelen kasıtlıydı onu takip ettim. yanlarından çıkan ince kısımlarını tuutp omuzlarına geçiresim geldi ama yanlış anlar diye çekindim. neyse oda evine girdi.
şöyle etrafıma bir baktım neredeyim geri dönme vakti geldi diye hiç bilmediğim nir yer. bu amlılar sayesinde yeni bir yer keşfetmiştim lefkoşada. etrafta ne taksi var ne adres soracak birisi. hani gta da gece görev alırsında binecek bi araba olmaz deli deli koşturursun ya öyle bi durum. baktım olmuyor en sonunda yakındaki dereye atladım ve öldüm. sonra burhan nalbantoğlu devlet hastanesinde tekrar canlanıp okuluma geldim silahları kaybettik ama olsun.