+2
okulda dünyanın her tarafından insanlar vardı. 6 ayın sonunda dilin pekişmesi için bizi bir ailenin yanına yerleştirdiler. arkadaşım ile olan yakınlığımı bildikleri ve onla türkçe konuşacağımı bildikleri için onu çok uzağa (beverly hills) beni de (monte bello)da ki bir ailenin yanına yerleştirdiler. genellikle insanları hangi dinden olduğuna göre ayırırlar ama bana öyle denk gelmemişti. arkadaşım müslüman bir ailenin yanına düştü ben ise katolik bir ailenin yanına düştüm. bu aile her hafta pazar günü 3 saat kiliseye gider dua eder şarkı söyler ve geri gelirlerdi. hatta bir defasında bana da gelmeyi teklif ettiler bende gittim. katolik iseniz incili baştan okuyamazsınız. hani kur'an gibi hatmetmek yoktur. eden varsada söylemiyordur ve dini sorgulayamazdınız. adam benim hangi dine mensüp olduğumu sordu ben müslümanım ama iyi bir müslümanım dememiştim. zaten işler tam bu safadan değişti.
---
ailenin 3 çocuğu vardı. 1 tanesi ve en büyükleri olan (david) kendi evine çıkmıştı. lenexa'da yaşıyordu. 2 ayda bir aileyi ziyaret ederdi. en küçük kardeşi erkek (richard) ile yakın arkadaşlık kurmuştum 1 tanede ortancı kardeşleri olan (ashley) vardı. ashley ile pek bir yakınlığım yoktu. zaten kendisi türklere ve müslümanlara bakış açısı olan bir kızdı. richard ile yakındım ben baya. arkadaşlarıyla tanıştırırdı beni durmadan onla gezerdik. paramı yerdi ama mantıklı konuşan bir insandı. bir kaç ay geçtikten sonra babası richarddan evde kalması karşılığında para istedi yani kira. şok olmuştum yani yatıp kalkıp ailelerimize dua etsek azdır. burada işler öyle yürüyormuş. bazı aileler bunu çocuğun hayata atılma evresi diye adlandırıyorlar ama ne kadar doğru olup olmadığı tartışılır. richard bir yemek şirketinde işe başladı. para kazanıp kira veriyordu babasına. çok konuştuğumuz için başka bir eve çıkmak istedğini söyledi. aslında benden para yardımı bekliyordu ama ben ıels kuralları sebebiyle buradan ayrılamayacaktım. durumu kendisine izah ettim oda anlayışla karşıladı. bir zaman sonra zaten ailesinden ayrılıp çalışıyor olduğu yemek şirketinde ki bir arkadaşıyla ayrı eve çıktılar. ama biz tabi sonradan konuşmaya devam ediyrduk kendisiyle. ben tam olarak dili kavrayınca okula başladım (business management and administration ek olarak marketing'de alıyordum). ilk günler güzel arkadaşlıklar edindim. okul güzel devam ediyordu fakat richarddan kopamadım. bir zaman sonra kendisinin ateist olduğunu öğrendim ailesine saygısızlık olmaması sebebiyle bunu ailesinden uzun yıllardır sakladığını dile getirdi.
---
ben de kendisinin çok mantıklı olduğunu bildiğim ve hali hazırda din ile ilgili bir bilgim olmadığı için kendisini dinliyordum. bana mantıklı şeyler anlattı. evrim teorisi vb. bir kaç zaman sonra bende araştırmaya başladım. okuldaki derslere giriyordum ama din ile ilgili şeylerede bir nevi merak saldım. hani eğer bir yaratıcı var ise illa ki bunu araştırmalıyım dünyaya sap gelip sap gitmemeliyim düşüncesine kapıldım. sonuçta din hakkında bir bilgim olmalıydı ve bunu savunabilmeliydim. bunu aileme belli etmedim zaten annem ile sık görüşüyorduk sağolsun kardeşim skype'den konuşturuyordu bizi. tam olarak din ile ilgili emin olduktan sonra aileme açıklamayı hedefliyordum. şimdi dini araştırmaya başlayınca richardla olan bağlılığım daha da arttı. o müslümanlık hakkında bir şey bilmiyordu bende hristiyanlık hakkında. bir şey öğrenip getirip kendisine anlatıyordum oda bana fikrini belirtiyordu. bende bundan çok etkileniyordum açıkcası. velhasıl kendimi boşlukta gibi hissetmeye başladım bir nevi ateist gibi oldum ama yani ne kadar richard ve kur'an ile ilgili sıkıntılar okusamda bana bu kadar düzgün bir düzenin bir yaratıcı olmadan yaratılmış olması saçma geliyordu. türk ateist forumlarında ki üyeliklerim de bunu tetikleyici oldu. öyle ki ayetler ile ilgili bir takım sorunlar aramaya çalışır dururdum. şimdi ki ateistleri görünce kendimi görüyor gibiyim. darwinin türlerin kökeni, insanın türeyişi vb bütün kitapları okumaya başladım ve bitirdim, dinden tamamen uzaklaşmaya başladım. ama bir yaratıcının olmadığına halen inanmıyordum.
---
en sonunda allah var ise bana cevap verir dedim. allahım var isen seni arıyorum. beni sensiz bırakma demeye başladım. bu durumum böyle uzadıkça kötü işler yapmaya başladım. kötülükten zevk almak gibi. zaten o aileden ayrılıp yurtlara taşındığım için yalnız yaşadığım için çok değişik düşüncelere kapanıp durdum açıkcası. zaman geçtikçe hayatımda çalıştırmadığım o kafam ile bir şeyler okuma dürtüsüne kapıldım. hani din insanı içine çeker derler gerçekten öyle. evden ayrılmadan richardın babasının islamiyet hakkında söyledikleri durmadan akılma gelip duruyordu. ben de haklı olabilir mi diye düşünüp matta, markos, luka, yuhanna hepsini okumaya başladım. fakat okuduğum bu incillerde hz.isa'yı tanrı ilan ediyormuş gibi bazı ayetler vardı. tanrı isa ise neden öldü diyip durdum açıkcası. peygamler yolu izlenilecek kişiler olmalıydı fakat öyle peygamberler yazıyordu ki adamlar sarhoştu veya zina yapan hırsızlık yapan türdendi. incili açıp okursanız baştan sona fark edeceksiniz ki peygamberler kötülük yapıyor. fakat ben azim ettim okumaya devam ettim bitirmeye en azından. bitirdim ve dedim kesinlikle hristiyanlık olamaz yani çok saçmaydı. sonra sınıfımdaki bir yahudi arkadaşımın bana tannah okumamı arkasındanda talmud okumam gerektiğini belirtti. ben de nerden bulabilirim diye sorunca bende var sana verebilirim dedi pekala dedim.
---
tannah aynı kur'an daki ayetler gibidir talmud'da ise o ayetleri yorumlarlar. yani bir nevi hadis gibi. onlarıda okumaya başladım. ilk başta tannah okumaya başladım. tannah'ı okudukca üstü kapalı bir şekilde yahudilerden başka kimsenin cennete giremeyeceğini anlatmaya çalıştıklarını anladım. bana göre çok saçmaydı. dünyada bu kadar insan var eğer allah bu kadar insanı yarattı ise neden sadece 11 milyon nüfusu olan bir millet giricekti ki. tüm dünyaya hükmetmesi gerekiyordu. sonrasında böyle düşünmeme rağmen sonuna kadar okumaya devam etmeyi düşündüm. o bitince belki talmuddan cevap alırım diye onu okumaya başladım. talmudda ise ayetlerde resmen yahudilik haricinde bir dinin önemi olmadığını. hatta öyle ki diğer dinleri ve peygamberlerini bile yok saydıklarını fark ettim. küçüklüğümden itibaren hitlere bir sevgi besliyordum. hitlerin kavgam kitabını okuyanlar bilir ki hitlerin yahudilerden nefret etme sebebi yahudilerin birbirlerini desteklemeleridir. kitaplarında yahudilerden başka kimseye yardım edilmemesi gerektiğinin mesajı veriliyordu. sonrasında her şeyi red ettim. allah'a inanıp dinlere inanmamaya başladım. eğer allah'ın bir dini var ise mükkemmel olmak zorunda olmalıydı ve bir kitabı var ise hatasız olması ve evrensel nitelikte olmalıydı.
---
üniversite araya girdi ve ben 1 aylığına türkiyeye döndüm. ailemden herkes namaz kılıyor ama ben kılmıyorum. hiç bir zaman o kafamı çalıştırmamıştım. allah bizi buraya göndermişse eğer ona ibadet etmeliydik, aynı kilisede ki şarkılar gibi. o kadar yıl müslüman bir ülkede yaşamıştım ve o kadar kördüm ki hiç bir zaman o namaza dikkat etmemiştim. annem namaz kılarken ellerini kafasının altına koyar (secde)ye varırdı. benim çok hoşuma gitmişti açıkcası. Bir yaratıcı var ise ona ibadet böyle edilmelidir diye düşünmeye başladım. O kadar yıl dışarda yaşayıp müslümanlık ile ilgili en ufak bir şey okumamıştım bu sebeplede dinden uzaklaşmıştım açıkcası. Yurt dışında müslümanlığın nasıl yorumlandığını tahmin bile etmek istemezsiniz. Amerikada müslümanlık ile ilgili kitaplarda müslüman bir insan müslüman olmayan bir insanı öldürebiliyor ve buna sevap kazandırıyor gibi saçma sapan şeyler vardı. ben bunu kur'an da da gördüm. (nisa-89) fakat bu ayetin hadislerle olan açıklamalarını görmemiştim. işte mealcilik bu kadar zararlı bir şey. şu anda piyasada hadislere iman etmeyip sadece meallerle konuşan bir çok ahmak bulmak hiçte zor değil ve bu insanlar bir çok insanın Allah yolundan ayrılmasına sebep oluyor. Kur'andan uzaklaşmamın bir diğer sebebi ise bu gibi bir çok ayetlerdi. Ben buna rağmen pek Kur'an okumaya niyetlenmiyordum sanki beni kur'an dan alı koyan bir şey varmışcasına.
Tümünü Göster