yaz geldi. 19 haziran 2005. öss'yi ilk kazanamadığım tarih... hiç unutmam... hayate hanım ilköğretim okulu'nun 1. katında en ön sırada girdim sınavı. barajı biraz geçtiğimi 1 ay sonra falan öğrenecektim. yayla vakti gelmişti. annemler gidecekti. kalmam gerektiğini söyledim, babam kalma dedi, kalacağım dedim. annem karışma kalsın dedi; kaldım...
alt katımızdaki markette çalışmaya başladım. tek yaptığım, turistlere içki satmaktı, raf dizmiyor, temizlik yapmıyor, toptancıyla muhatap olmuyordum. sadece kasaya bakıyor ve içki satıyordum. çılgın gibi votka satıyordum. danimarkalı bir kız vardı, emma'ydı sanırım adı. her gün 4 tane beck's ve bir paket more alıyordu. onunla konuşuyorduk, bazen marketin arkasındaki hususi bölümde oturup bira içiyorduk. birkaç tane içince kendini salıveriyor, yüksek sesle konuşmaya başlıyordu. bir gün yine bira içerken, eline birkaç badem aldı bana yedirmeye başladı. yedim, kendisi de yedi. sonra bir badem aldı, ucundan ısırdı, dudaklarıma yaklaştı. çok güzeldi, sarhoştum, dudakları dişlerinin üstünü örten bir et yığınıymışçasına kalın ve kırmızıydı... kaçamayağımı sandı, yaklaştı, ellerini enseme zütürdü...
ayağa kalktım, uzaklaştım, yapamam dedim. benim sevgilim var dedim. benim de var ama şu an o yok biz varız dedi. o an çok garip hissettim, aslında hiç olmayan, hiç görmediğim birinden bahsettiğimi fark ettim ve yapacak isem bile yapmamaya karar verdim. o şu an burada, yapamam dedim... güldü, bana sarıldı; özür diledi... onu çok merak ettiğini ve onun çok şansı birisi olduğunu söyledi...
gülüştük. anlat dedi, neye benziyor; adı ne...
gülümsedim...
"-i see an endless ocean in her eyes... "
hayatımda ilk kez bu cümleyi samimi bir şekilde söylüyordum. üstelik öpüşmeden hemen önce değil, binlerce kilometre ötede olan birisi için... evet, onun gözlerinin içinde bir okyanus sonsuz bir okyanus görüyordum... gözleri maviydi, ve o mavilik derdi...
Beni uykudan uyandırır uyandırmaz
Dünyanın bütün huyları yüzünde
Ben bunlardan birini seviyorum en çok
Sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
Tutsam tanelerini
Sevincin gözyaşları derdim buna.
Bir süre bakışıyoruz karşılıklı
Ben uykudan uyanır uyanmaz
Benimle şiir gibidir bu
Tam karşımda ama yazılmamış
Durmadan bileniyor aklımda.
Seni unutarak baktığımda bile
Dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
Yayılıyorsun kalabalıklara
Yalnız yayılmak mı
Aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
Özlenirsin, alabildiğine varsın da
Daha da var oluyorsun gün günden
Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
Bir kuş olsa
mavilik derdi buna.