1. 1.
    +8
    Soğuk bir kış günü Pazar sabahı kahvaltı masasında annemin sesi ile irkiliyorum oğlum Jo diyebiliyor sadece, hemen heyecanla dışarı çıkıyorum her yer yine çarşaf bir örtü gibi bembeyaz Jo’nun kulübesine doğru ilerliyorum. Görüyorum Jo’yu kulübenin hemen ilerisinde yerde uzanıyor, içimden uyuyor herhalde diyorum ama neden kulübesinin içinde değil ki? Çocukken gördüğümüz korkunç bir rüyanın içinde gibi yaklaşıyorum bir an önce uyanayım diye, yaklaştıkça o beyaz çarşafın içinde ki renkler değişiyor, bazı kırmızılıklar görüyorum, hatırlıyorum ben bu renkleri artık öğrenmeye başladığım bir şey bu ,evet evet hayat bilgisi dersinde de görmüştüm ben bunu öğretmenimizde az biraz anlatmıştı zaten kurban bayramlarında kestiğimiz kurbanlıklardan gördüğüm bir renk bu maalesef kan lekeleri bunlar, karların üzerinde Jo’nun hemen yanında inanmak istemiyorum, bu rüyanın artık bitmesini istiyorum ama ne yazık ki gerçekti.. Jo kanlar içinde yerde yatıyordu maalesef birisi tarafından zehirlenmiş. Gözleri kapalıydı ta ki ben ona sesleninceye kadar. Henüz ölmemişti sadece benim sesimi duyunca gözlerini açtı bana baktı kendisini kaldıracak gücü yoktu ayaklarının üzerine kalkmaya çalıştı ama kafasını kaldıramadığı için bunu başaramadı ve yeniden yere düştü. Ayağa kalkmak için çabalarken bana öyle bir bakıyordu ki dostumun gözlerinden hadi oyun oynayalım yeniden peşinden koşayım, sana sarılayım demek istediğini anlıyordum ama Jo’nun bunu yapabilecek gücü kalmamıştı. Gözlerini açık tutacak gücü kalmamıştı yeniden kapadı gözlerini. Daha fazla dayanamadım içeri koştum annem Jo’nun başında kaldı öylece yerde uzanıyor gözlerini açamıyordu. 5 dakika dayanabildim yeniden koştum yanına benim sesimi duyunca son bir defa gözlerini açtı bana baktı yeniden kalkmaya çalıştı ama başaramadı ve maalesef bu son bakışımız oldu. Şu hayata kadar sahip olduğum en iyi dostumu kaybettim.
    ···
   tümünü göster