Bölümü: Hemsirelik | Seviye: Lisans
Gittiği Ülke/Kurum: Hollanda / Sassari Univ.
Tecrübesi: Merhaba Sevgili Erasmusçular, Üç aylık Erasmus periyodunun tam ortasında ve geriye dönüp baktığında iyi ki buradayım diyen biri olarak hissettiklerimi sıcagı sıcagına sizinle paylasmak istiyorum. Biliyorum ki Erasmus süreci çogu ögrenci için kaçırılmaz bir fırsat olarak görülse de, belli asamaları geçen ve ciddilesen periyotta korkutabiliyor ve azımsanamayacak sayıda ögrenciyi de kendinden mahrum bırakabiliyor. Bu asamada dönüp bakmamız gereken sey kendi karakterimiz ve hayata karsı olan tutumumuz oluyor. Kendimi buna hazır hissediyorum, yasayacagım her ne olursa olsun bu maceraya atılmalıyım, zorluklarla bas edebilirim diyorsanız dogru yoldasınız. Çünkü bu periyotta en çok yakınılan sey böyle bir sürece hazır olmayan ögrencilerin, gittikleri ülkede sorunlarıyla bas edememeleri ve depresyona girmeleri oluyor. Sorumlu hocamızın bize her gün “mutlu musunuz” ya da ”aman depresyona girmeyin ne gerekiyorsa yapalım” cümlelerini kullanmasından biliyorum
* ikinci önerim maddi sıkıntı çekmemeniz için hibenizin üstüne bir miktar daha para koymanız yolunda. Hollanda’da oldugu gibi bigiblet yolları ve sizin için ayarlanmıs bir bigibletiniz yoksa ulasım için bir miktar para harcamak zorunda kalacaksınız. Diger bir önerim de yalnız yola koyulmamanız yönünde. Çünkü gittiginiz ülkede ilk olarak karsılasacagınız kültür sokunu atlatmak çokta kolay olmuyor. Öncesinde o kültürle ilgili detaylı bir arastırma yapmıs olsanız bile karsılastıgınızda zorluk çekmeniz mümkün. Sertçe el sıkısmadıgınız için kötü insan damgası yiyebilir, perdesiz ve büyük camlı evlerde -bakmaktan hiç rahatsız olmazken- insanların içeriye bakma ihtimalinden rahatsız olabilir, sakayla birilerine temas etmeniz yanlıs anlasılabilir, bigiblet kurallarını ögrenene kadar soförlerden, bigiblet sürücülerinden ve hatta yayalardan fırça yiyebilir, insanlar sizi üç kez öpmek isterken sizin ikinciden sonra geri çekilmeniz garip karsılanabilir. Bu durumda ihtiyacınız olan tek sey yanınızda sizi anlayan birinin olmasıdır ve unutmayın ki zamanla hepsine alısmak mümkündür. Bunun yanında iki yabancı arkadasla aynı evi paylasan biri olarak yeni arkadaslar edinmenin ve daha farklı kültürler tanımanın da mükemmel tecrübeler oldugunu düsünüyorum. Staj dönemim boyunca Hollanda’daki saglık sistemini tanıdım, meslegim adına yapılan çalısmaların içinde bulundum, Türkiye’de yapılanlardan farklı uygulamalara katıldım, tıp alanında kullanılan ileri teknolojik aletlerin çalısmalarını gördüm ve görmekteyim. Aynı zamanda icra edilen hemsirelik meslegini iki ülkede karsılastırmayı amaçlayan bilimsel arastırmamı da sürdürmekteyim. Siz de mesleginiz adına bir seyler yapmak istiyorsanız, yasadıgınız anlardan zevk almasını biliyorsanız, yeni ve farklı manzaralarla karsılasmak sizi korkutmuyorsa, degigibliklere açıksanız bu fırsatı kaçırmayın. Benim gibi bir elinde fotograf makinesi, diger elinde günlügü olan ve gözleri sürekli yeni yerler, yeni seyler arayan biri olabilirsiniz. Ve yıllar sonra günlügünüzü açıp okudugunuzda, depresyonda olmadıgınız halde sizi zorla depresyondan kurtarmak isteyen bir hocanızın olması, artık tüm gücünüzle el sıkısacak olmanız, yanlıs isaret vererek zincirleme bigiblet kazasına neden olmanız, perdesiz evlere göz ucuyla bakmaya çalısmanız ve insanlara dokunmaktan korkmanız daima güleceginiz anılar olarak kalabilir. Saxion Üniversitesi ile baglantı kurmayı düsünen arkadaslar benimle irtibata gecebilir Hersey gönlünüzce olsun...