0
kollarımın arasındaydı, bana bakıyordu. seni seviyorum dedi. o kadar yakındık ki birbirimize, nefesinin sıcaklığı suratıma patlıyordu. önce kapı tıklandı. özge baya panikledi. biz toparlanmaya çalışırken kapı ikinciye tıklandı. üçüncü ve son tıkın ardından sert bir şekilde açıldı. kapının ağzından bize bakan kişi miraydı. bizi görünce elleriyle ağzını kapattı. resmen dona kalmıştı. siz ne yaptınız diyerek, bir kaç adım içeri girip, kapıyı kapattı. ben sakin tavırlarla üzerimi giyiniyordum. miray'ın gözlerine elimden geldiğince bakmamaya çalışıyordum. özge tahmin ettiğimden daha ilginç davranıyordu. sürekli miray'a bağırmaması için yalvarır ses tonuyla konuşuyordu. özge'ye dönerek tamam giyin artık dedim. o esnada miray tam karşıma dikilmişti. kocaman gözlerini bana doğru belertmiş ve kızgın bir şekilde, hiç kırpmadan öylece bakıyordu. derin bir nefes alıp, saydırmaya başladı. sen ne iğrenç, ne halsiyetsiz, ne şerefsiz bir insansın ya... sen, sen nasıl bir huur çocuğusun ya... o bu şekilde saydırmaya devam ederken, sıkı bir şekilde kolundan tutup kavradım. sakin olmasını, büyütülecek bir şey olmadığını söyledim. aslında haksızdım ve bunun kendimde farkındaydım. insanı rahatsız edecek derece rahat ve sakin davranıyordum.
kayra duyarsa ne olur biliyor musun dedi. bunu söylediği andan itibaren özge ağlamaya başladı. aslında miray'da haklıydı. kayra bana bir şey yapacak olsaydı, o da haksız sayılmazdı. o kız adamın kuzeniydi ve arkadaşının doğum günü partisinde onun kuzenini gibmiştim. miray'ı sarsarak ne olacaksa olsun dedim. ardından özge'ye dönerek, sakin ol aşkım, seni seviyorum güven bana hiç bir şey olmayacak dedim. aslında içten içe yalan söylediğimi biliyordum. hoş, özge aşık olunmayacak kız değildi ama onun bana karşı olan gerçek hislerini tabi ki bilemezdim. belkide pişmandı. belkide onun için ağlıyordu. belkide korkuyordu. bunun gerçek sebebini bilemezdim. aslına bakarsınız umurumda bile değildi.
miray, odaya nasıl girdiyse, aynı şekilde, paldır küldür odadan dışarı çıktı. ben özge'yi sakinleştirmeye çalışıyordum. mutluluğumuza kimse engel olamayacak tarzı, teselliler veriyordum. destur pekekent! ne mutluluğu? ne engeli dıbına koyim daha dur... ikimizde giyindik, içeri geçecektik ki... ani bir bağırış çağırışın ardından sertçe bir tekmeyle açıldı kapı. içeri giren kayra biniydi. artık miray neyi nasıl anlattıysa, kendini kaybetmiş bir şekilde, birazda alkolün etsiyle üzerime saldırdı. ilk yumruğunun ardından sırt üstü bir şekilde yatağa düştüm. bilinçsizce ve kontrolsüz bir şekilde salaş yumruklarla bana vurmaya başladı.
Tümünü Göster