1. 1.
    +1 -1
    dayı zaten sinirli bi karakterdi. her halinden belliydi yani. gözlerini kısmış, kıpkırmızı suratı buruş buruş olmuş, televizyonun içinde bişeyleri görmeye falan çalışıyor böyle. belli tamirde edemiyor, bunalmış adam. eehh yeter be! başka zaman gelen olmaz. iyi ki meşgulüz dedi sinirli sinirli. hemen atladım tabi, tamam dayı, sen bak işine ben ilgilensem olur mu ? ben öyle diyince adam göz ucuyla beni bir süzdü böyle bi kaç saniye. ben elimde poşetle, adamın başında bekliyorum öylece. sinirli bir şekilde gülerek, tamam dedi ilgilen bakalım.

    poşeti oraya bir yere bırakarak, merdivenlerden aşağı, buyrun, hoş geldiniz diyerek indim. karşımda iki tane dünyalar güzeli kız duruyordu. şimdi size kısaca anlatayım. biri kumral saçlı, bembeyaz tenli bir kızdı. öylesine beyaz bir ten ki, elf gibi parlıyor kız. gözleri de açık kahve rengi böyle, müthiş bir kızdı. altına tayt giymiş, üzerinde de uzun elbise gibi duran kahverengi beyaz karışımı bir penye vardı. diğeri ise esmer, küt saçlı, kocaman siyah gözlere sahip, dizlerinde biten, uzun mavi bir elbiseyle benim merdivenlerden inişimi izliyordu.

    bunları ilk görüşümde, size başlarda da bahsettim o ruhumu ezen duygu geldi. o an özgüvenim uçup gitti beyler. hani bi şarkı var ya harbiden utanır insan böyle güzel olunmaz aga. kendimi toparlamaya çalıştım. evet buyrun ne bakmıştınız dedim. kızlar anlatmaya başladı. ortak bir erkek arkadaşlarının doğum günü için iki ayrı gömlek alacaklarmış. biraz kaliteli ve biri siyah, diğeri de mavi olacakmış. bende hiç bi gib bilmiyorum tabi dıbına koyim. kızlar klimanın altında takılırken, raflara bakarak gömlek arıyormuş gibi yapıyorum güya. olum mavi renk nr dıbına koyim ? kafa mı kaldı bende?

    o esnada bizim dayı indi aşağı.
    ···
   tümünü göster