1. 1.
    +1 -1
    teyzemin bana hediye olarak çarşıdaki ufak bir dükkandan aldığı l beden gömleği, bir alt bedeni ile değiştirmek için güzelcene katlayıp, poşete koyarak, çarşının yoluna koyuldum. çarşı dediğim, bursa'nın bildiğimiz kapalı çarşısı işte. daha kuyumcular çarşısına girmeden, hemen oralarda bir yerlerde ufacık bir gömlekçi dükkanı.

    havada nasıl sıcaktı dıbına koyim. yazın ortalarındayız. güneş tepede ebemi giberken, gözlerim kısık bir şekilde elimdeki kartvizite bakarak, gömlekçiyi arıyorum. bu arada ortam cıvıl cıvıldı. bilen bilir, bursa'nın kızları fenadır. sonunda bizim gömlekçiyi bulup, daldım içeri... sağolsun dayı paraya kıymış, züt kadar dükkanına klima almış. içeri girer girmez müthiş bir serinlik geldi suratıma. içeride kimse yoktu. belki biri gelir diye bekledim ama ne gelen vardı ne giden. klimanın karşına tabure çekip, öyle beklemeye başladım.

    züt kadar dükkanın birde üst katı vardı. müthiş bir mimari yani beyler. üst kattaki birininde duyacağı bir şiddette, selamın aleyküm, yok mu kimsee ? diye bağırdığım için çıkıp da ayriyetten bakmadım oraya. ama bekle bekle ne gelen var ne giden dıbına koyim. züt kadar verdiveni, aman düşmeyeyim korkusuyla çıkarak, üst kata bakındım. burası alt kattan daha genişti. aslında ne alaka dimi beyler ? bence de saçma, neyse... yukarıda da ceketler falan vardı. baktım bizim dayı 33 ekran ufak bir televizyonun içini açmış, bişeyler kurcalıyor, tamir falan etmeye çalışıyor. dayı dedim. böyle böyle, ben bu gömleği değiştirmeye geldim, diye anlattım adama meramımı. tamam dedi, hallederiz ama bekle az işim kaldı. tabi dayı dedim, bak işine sen bekliyorum.

    tam o sırada alt kattan bir kız sesi geldi, kimse yok mu ?
    ···
   tümünü göster